Aşkını sadece gözlerinin sabitlenmiş bakışlarıyla, tanrısının her hareketini durmaksızın izleyen gözleriyle ifade ediyordu. Bir de tanrısının ona bakıp konuştuğu zamanlarda kendini dile getirmeye çalışan sevgisiyle fiziksel olarak bunu ifade aczi arasindaki mücadeleden kaynaklanan acemi bir utangaçlık sergiliyordu.
Adamların daha adil, çocukların daha zalim, kadınlarınsa daha iyi kalpli olduğunu ve kendisine en çok onların et veya kemik atabileceğini biliyordu artık.
Birlikte avlanıp avlarını birlikte yere indirdikleri, birlikte açlık çektikleri günler unutulmuş, geçmişte kalmıştı artık. Şu anda önlerindeki mesele aşktı ve aşk, yiyecek bulmaktan daha amansız, daha acımasız bir meseleydi.