Ermenilerin Van isyanı ve şehri ele geçirmesi, Rusya'nın işine geldi ve bu durumdan yararlanmayı bildi. 31 Mayıs
1915 tarihinde Rus kuvvetleri Van'a ulaştı ve Ermeniler tarafından coşkuyla karşılandı. Ağustos başında Van'ı terk et-
mek zorunda kalan Rus askerleriyle Ermeniler de kenti terk etti.Ermeni isyanları pek çok can kaybına neden oldu ancak, Osmanlı Ordusu'nun Ruslara karşı savaşmasına engel olma konusunda hedeflerine ulaştılar ve kendileri adına başarılı oldular.
1916 yılının ilk ayında Ruslar, Osmanlı Ordusu'nu yendi ve Erzurum, Muş, Bitlis, Trabzon, Rize, Bayburt ve Erzincan' ı işgal etti.
İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanmış bu kitap altı öyküden oluşmaktadır. Kitaptaki öyküler:
Neva Bulvarı
Burun
Portre
Palto
Bir Delinin Anı Defteri
Fayton
1834 ve 1836 arası yazılmış öykülerden oluşuyor. Bakanlık seminerlerinde ve birçok yazarın söyleşilerinde adını duyduğum "Palto" hikâyesini büyük bir merakla okudum.
Kitap bizi 1800'lü yıllarının Petersburg sokaklarına ve Neva Bulvarı'na götürüyor. Hikâyelerde bolca geçen Rus para birimi ruble ve kapik bana kapik kapik hesap yaptırdı. Özellikle "Portre" ve "Palto" hikâyelerinde devlet dairelerinin işleyişleri, toplumun aile yapısı, ekonomik yapı ve insanlar arası ilişkiler çok güzel bir şekilde yansıtılmış.
Olayların hepsinde erkek bakış açısı var. Kahramanlar da erkek ağırlıklı oluşmuş. Bizim hakaret ederken Ermeni, Rum, Yunanlı kelimelerini kullandığımız gibi Ruslar da Fransız ve Alman kelimelerini kullanıyorlar. Erkeklerin enfiye çekmesi neredeyse nefes alması gibi.
Devlet memurları derecelerle ifadelendirilmiş. Sekizinci dereceden, üçüncü dereceden devlet memuru şeklinde adlandırılmış. Burun hikâyesinde sekizinci dereceden devlet memuru binbaşı rütbesine denk görülmüş. O zamanlarda devlet memurları da askerî sıfatlarla anılırmış. Bir dairenin genel müdürü bu durumda general olarak nitelendirilmiş.
Şubatın otuzu esprisini yeri geldikçe yaparım. Gördüm ki "Bir Delinin Anı Defteri" hikâyesinde bu espri 1834 yılında Gogol tarafından yapılmış.
Herkese tavsiyemdir.
Azerbaycan'ın bütün kaza şehir ve köylerinde müthiş bir katliam başladı.
...
Kızılordu soygununun başladığı günden itibaren ülkenin her tarafında silahlanan halk, korkunç bir ölüm-kalım mücadelesine girmişti.
...
Çarpışmaların sonuna doğru katliamdan kurtulan 417 kişi kardeş Türkiye'ye sığınmışlardı.
Gün gelecek, Türkiye istiklaline kavuşacak ve İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, Moskova bu 417 Türkün Ruslara teslimini isteyecekti. İnönü Türk hükümranlık haklarına kat'i bir darbe olan bu talebi kabul edecek ve istiklallerini Türkiye uğruna kaybeden bu 417 kardeşimiz Ruslara teslim edilecekti. Teslim edilen Azerbaycan vatanseverleri Ruslar tarafından Türk Müfrezesinin gözü önünde kurşuna dizilecek ve bu işkenceye dayanamayan bir teğmen çıldırdıktan sonra, bir Azerbaycan şairi şu mısraları yazacaktı :
Bizi siz öldürün vermeyin Rus'a,
Yakışmaz Türklüğe sığmaz namusa
.
1853-56 yılları arasında gerçekleşen Kırım Savaşını konu edinen Tolstoy romanı. Tolstoy'un bir subay olduğunu bilir eminim birçok okur. Buna paralel olarak bu şekilde savaş meydanlarını ve savaş psikolojisini harikulade şekilde yansıtmış eserlerinde. Keza Savaş ve Barış bu anlamda en önemli başyapıtlardan.
Kırım Savaşı ve Sivastopol savunması Ruslar açısından çok önemli bir savunma savaşı olarak tarihteki yerini almıştır. Tolstoy eserinde savaşa ve savaşanlara dair o kadar nefis betimlemelerde bulunmuştur ki okuyucu kendisini kitabi okurken savaş meydanında hissetmektedir. Savaşın dramatik yönüne bolca değinen bir anlayış, yakıcı ve yıkıcı etkisini en net şekilde gösteren bir yaklaşım ile karşı karşıyayız bu eserde.
Özellikle savaşanların psikolojisini yansıtması açısından da ayrı bir öneme sahip. Bu ortamda insan psikolojisinin alacağı durum ancak bu kadar net şekilde anlatılabilirdi. Savaşın kimler tarafından ne için çıkarıldığı, bundan yararlananların kimler olduğu ve zarar görenlerin kimler olduğunu az çok bilen insanlar olarak, bu gercekliklere de ışık tutması yönüyle beni etkileyen bir eser oldu diyebilirim.
Betimlemelerdeki kusursuzluk ve insan psikolojisinin net gösterimi kitaptaki etkiyi azami derecede arttırıyor. Savaş ortamının bu derece etkili şekilde betimlenmesi ve okuyucuya yansıtılması şüphesiz ki engin bir tecrübenin, konuya hakimiyetin emaresi. Bir subay olması tabiki bunda büyük bir etken Tolstoy'un.
SivastopolLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,228 okunma
Sizi suçlamıyorum. Bence bütün Ruslar böyle veya buna meyilli. Rulet olmazsa, ona benzer başka bir şey olur. İstisnalar çok nadir. Emeğin ne olduğunu anlamayan ilk kişi değilsiniz(halkınızdan bahsetmiyorum). Rulet özellikle bir Rus oyunudur..
neden peki her şeyi bulandırıyor
ertelenen bir konferans
geç kalkan bir otobüs?
Milli şef'in treni niçin beyaz?
Ruslar neden yürüyorlar Berlin'e?
Ne saçma! Ne budalaca!
HAYALİM BİR KUAFÖR FİLMİ YAPMAK
“İnsanların hayatlarında inişleri çıkışları yaşarken olur. Bir düzen kurarsın, tam her şey güzel derken; bir bakarsın kurduğun düzen bozulmuş. Sonra düşünüyorsun. Her şey gelip geçici olduğu için, artık ne gelene seviniyorum ne gidene üzülüyorum. Bazı şeyleri akışına bırakırken, hayatı yaşarken de anlamak,