The Grapes of Warth, yani gazap üzümleri 1939 yılında yazılmış büyük buhranı anlatan bir eserdir. Tom Joad işlediği bir cinayet yüzünden hapse girer. Bu sürede ailesi ile haberleşemez. Hapisten çıktıktan sonra bir kamyona atlayıp evine döner. Ama gördüğü manzaraya şaşırır. Kuraklık ve harabelerden başka bir şey göremez. Ailesi de diğer çiftçiler gibi yaşadıkları yerden göç etmek zorunda kalmıştır. Yaşadığın, büyüdüğün, kendini oraya ait hissettiğin yeri terk etmek... Tom orada kalan papazı görür ve ailesinin nereye gittiğini öğrenir. Ve Kaliforniya'ya doğru yolculukları başlar. Güzel hayalleri ve umutları ile bu yola çıksalar da her şey hayal ettikleri gibi gitmez. Başlarına bir çok şey gelir. Bakalım ilerde onları neler bekliyor kitabı okuyanlar onları görecek."Açlığı, yalnız kendi büzülmüş midesinde değil, çocuklarının da büzülmüş karınlarında duyan bir adamı nasıl korkutabilirsiniz? Onu sindiremezsiniz. Çünkü o, her korkuyu aşan bir korkuyu tatmıştır." Bu söz kitabı en iyi şekilde ifade eden bir söz. Okurken yürekleri burkan, içimizde bir hüzün bırakan yavaş yavaş sindire sindire okunması gereken bir kitap. Okuyacak kişilere tavsiye edilir. Keyifli okumalar.
-Herkes kolayca çöker , önemli olan direnebilmektir.
-Yaşananlardan ayrılınca nasıl yaşarız? Geçmişimiz olmadan kendimizi nasıl tanıyacağız?