_İnsan, ya insan gibi akıllıca söylemeli yahut hayvanlar gibi susmalıdır! _Sessizce bir köşede oturan sağırlarla dilsizler, gevezeden daha üstündür. _Her ormanı boş sanma, belki de kuytuluklarında bir kaplan uyuyordur. _Hastaya şeker vermek günah olur, çünkü ona acı ilaç fayda verecektir. _İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin gibi olsun. Çok
şüphesiz iskender'in en can alıcı şiiri
sesi sabahlara kadar dinlediğim radyo sesi oradan oraya oratoryo sesi koynuma giren sesi koynundan çıktığım sesi el konulmuş şeytan sesi el kadar masumiyet sesi hür siyah üzerine çalakalem mavi tül sesi tül mavi üzerine nakşedilmiş siyah gül sesi beni hep döven abim sesi beni kovalayan polis sesi bıçaklanışım, bıçaklanır bıçaklanmaz eriyişim; kabullenilişim; ah ben nerdeymişim, ben kiminmişim de talazlanmış, tozlanmışım! üstümü süpür rüzgâr! şimdi şikayetim var! çalıntı kalplerle kirlenmişim!
Reklam
Aktörlük Sanatı, Sanat Kuramları, Görme Biçimleri
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
_İnkarcılar kızgın fırına atılmış saman gibi yanacaklar. İnananlar ise ahırdan salınmış buzağılar gibi sevinçle sıçrayacak. _Davutoğlu Süleyman’ın özdeyişleri_ _Akılsızlarara, ahmaklıklarına uygun karşılık ver. Yoksa kendilerini bilge sanırlar. _Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek? _İyilerin peşinden gidin. Hırsızın katilin
İki devi diz çöktüren dev!
Kol kola girmiş iki dev, konuşarak ve susarak yürüyorlar. Manzaraları nefes alır gibi gözlerine çekiyor, kelimeleri nefes verir gibi tabiata üflüyorlar. İki devden yaşça büyük olanı ne söylüyorsa diğerine, adımları hızlanıyor. Gecikmiş olanların telaşından çok yetişecek olanların heyecanı var üzerlerinde. Yerini sadece kendilerinin bildiği bir define ruhlarını o kadar yaklaştırıyor ki birbirine, sandığın iki anahtarı gibi rüzgâr dinene kadar aynı halkada savruluyorlar. Rüzgâr diniyor, demek geldiler. Kapılardan geçip bir mahzene indiler. Şarapların değil şarkıların hapsedildiği bu mekânda bir yer beğendiler hür ruhlarına. Ve iki dev eski bir gramofonun önünde diz çöktüler. Taş plak dönmeye başladı. "Bir altın uçurum derinleşmeye." Başlarını eğdiler. "Dağılırken 'Neva'nın esrarı." Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ı Konservatuarın arşivinde diz çöktüren dev Itri'den başkası değil!
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
97 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.