İmâm-ı Gazâlî Hazretleri (rah.)
İmam-ı Gazāli Hazretleri'ne (rah.) göre saadetin anahtarı, insanın kendi hakikatini bilmesiyle mümkündür. İnsan, kendini tanır, hakikatini fark eder, kendisinde, asıl ve emanet olan sıfatları bilir ve o minvalde gıdalanırsa saadeti yakalaması mümkündür. "Ve yine bileceksin ki; senin bâtının da dört sıfat vardır: Hayvanlar sıfatı, yırtıcılar sıfatı, şeytanlar sıfatı ve melekler sıfatı. Senin hakikatin hangisidir, sende bunların hangisi asıl ve hangisi emanettir. Sen fiilen bunları bilmedikçe, kendi saadetini bilmeye muktedir olamazsın. Çünkü her birinin ayrı gıdası ve ayrı saadeti vardır. Meselâ, hayvanların gıdası ve saadeti yem yemek, uyumaktır. Yırtıcılar için saadet, öldürmek, hiddet ve intikamdır. Şeytanların gıda ve saadeti, hile, aldatmak ve bedbahtlıktır. Meleklerin saadeti ve gıdası, Allâhü Teâlâ'nın cemâlini müşahede etmektir. Meleklerde hiçbir surette hayvanların, yırtıcıların sıfatları mevcut değildir." (Kimyâ-yı Saâdet, 19. Sayfa)
Katılıyorum
... aşkta huzur rahatsız edicidir. Mutlak saadet bizi sıkar; hayatta inişlerin çıkışların olması şarttır...
Reklam
Mutluluk ne değildir?
Mutluluk, eğlenceyle eşit değildir. X bunu yaşayarak, tecrübe ederek öğrenmişti. Başarı ve zenginlikle de eşdeğer değildir. Çevresindeki başarılı veya zengin, buna rağmen mutsuz insanların varlığına şahit olması sayesinde bunu da fark etmişti. Başarı, eğlence, zenginlik... Bunların hiçbiri tek başına mutluluk getiren unsurlar değil. Mutluluk, insanın iç dünyasında var olan, orada şekillenen, oradan geniş bir yelpazeye yayılan saadet ve bahtiyarlık hâlidir. Mutluluk sadece sevinç hâli de değildir. Sevinç duygusu, anlık olarak var olan, sonrasında yerini başka duygulara bırakan bir geçiş hâliyken mutluluk, hüznü, meşakkati, mücadeleyi içine alan bir hâldir.
Sevmek, sevilmek! İşte şu dünyada insanın biraz yüzünü güldüren saadet bu nimetten ibaretti.
Sayfa 105 - İş BankasıKitabı okuyor
“ 1861 yılının 25 Haziran’ında, beş çifteli kayıkla Topkapı Sarayı’na getirilen, Hırka-ı Saadet dairesinde duasını ettikten sonra, altın kaplama merasim tahtında cülus töreni yapılan ve saatler süren biat kuyruğu sona erince yedi çifteli, altın yaldızlı saltanat kayığı ile Beşiktaş Sarayı’na götürülen, otuz ikinci Osmanlı padişahı Abdülaziz Han’ın on altı yıl süren saltanatı işte böyle sona ermişti; naaşı menteşelerden aceleyle sökülen bir tahta kapının üzerinde taşınarak! Karnıma bir sancı saplandı.”
Sayfa 233
Romantizm
“Para mara… boş lâf! Saadet başka şey!..
Sayfa 105 - Ötüken YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.