Granade babasına göz attı, deli gibi akan gözyaşları dua kitabını ıslattı.
o anda saint-pierre:nin saati 11.30'u vurdu zacharius Usta hâlâ iyi durumda olan o eski Çan Kulesi'nden tarafa hızla döndü.
kadran sanki gözünü dikmiş ona bakıyor saatleri gösteren rakamlar Alevli çizgiler gibi ışıl ışıl parlıyor ve akreple yelkovanın sivri uçları adeta kıvılcımlar açıyordu.
Ayin sona erdi Angeles duasının öğlen 12'de olması âdetttendi.
Ayini yöneten rahipler kilisenin havlusundan ayrılmadan önce Çan kulesindeki saatin çalmasını bekliyorlardı.
artık Çok uzun az kalmıştı.
dua, bakiye Meryem'in ayaklarına doğru yükselmek üzereydi ama aniden kulak verici bir gürültüydü Zacharius Usta bir çığlık attı kadranındaki yelkovan 12'nin Biraz üzerine gelince birdenbire durmuştu ve saat 12'yi vurmadı..
silah atılmıyor
güvercin şakırtısıdır
şafakta yaldızlanan
şadırvanda su
ıhlamurlarda ezan
görkemli bir namaz uğultusu
heyhat
hamzabey cami-i şerif'inden kim kaldı
...
çaldı geceyarısını Stırasnoy Manastırı'nın saat kulesi
oysa manastır da kule de yıkıldı çoktan
yapılıyor şehrin en büyük sineması oralarda
oralarda on dokuz yaşıma rastladım
birbirimizi birde tanıdık
oysa birbirimizin yüzünü görmüşlüğümüz yoktu
fotoğraflarımızı bile
ama yine de birbirimizi birde tanıdık şaşmadık el sıkışmak
istedik
ama ellerimiz birbirine dokunamıyor aramızda kırk yıllık
zaman duruyor
...
İslâm topraklarını gezip gören Frenklerin seyahatnamelerinde rastlanılan bir şikâyettir: Bu ülkede saat kulesi yok! Sonra bir sebep ararlar buna: Çünkü bu ülkede zamanı günde beş vakit ezan belli eder.
İşkodra
MACHIEL KIEL
Shkodër, İskenderiye, Skutari ve Skadar isimleriyle de anılmıştır. Arnavutluk’un en eski yerleşim birimlerinden biri olan İşkodra, aynı zamanda ülkenin kuzey kesimindeki en önemli sanayi ve kültür merkezidir. Osmanlı yönetiminin (1393-1396, 1479-1912) ilk dönemlerinde önemli bir sancak merkezi ve kale şehriydi. Daha sonra
İzmir Metropoliti Hrisostomos etekleri uçuşa uçuşa koştu.
Altın sırmalı cübbesini giymişti.
Diz çöktü, işgal komutanının çizmesini öptü.
Tuz serpti, haçım havaya kaldırdı...
Askerleri takdis ederek o meşhur vaazını verdi.
“Evlatlarım!
Bugün İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevaba girmiş olacaksınız, ben de bir bardak Türk kanı içmekle, onlara olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım, azizler
arkanızda!”
İşte tam o sırada, Saat Kulesi yakınlarında...
Uzun boylu, siyah takım elbiseli bir delikanlı fırladı ortaya.
Elinde revolver vardı.
“Bu kadar kolay olamaz!” diye bağırıyordu.
“Bu kadar kolay olamaz!”
Bastı tetiğine...
İlkkurşun’du.
İşgal alayının sancaktarı atından düştü.
Hani ölüm sessizliği derler ya, öyle olmuştu.
Keyifleri suratlarında donup kaldı.
Sonra baktılar ki, tek kişi... Sarıverdiler etrafını, ilk süngüyü iman tahtasına sapladılar, sonra neresine denk gelirse, orasına.
Hasan Tahsin’di o.