515 syf.
·
Puan vermedi
·
35 günde okudu
"Her şeyin her şeyle bağlantılı olduğunu hatırlayın" bir belgesel de duyduğum bu cümle Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi için yazılmış gibi adeta. Kimisi 2 hatta 3 kuşak kadar geçmişi anlatılan karakterler bir takım olaylara sebep oluyor -tıpkı kelebek etkisi gibi- ve kitabın sonunda ki o kaotik ortamın oluşmasına sebep oluyor. Resmen 500 sayfa son 15 sayfa için yazılmış. 200 300 karakter bir araya geliyor, son 15 sayfayı oluşturuyor. Karakterler bazen bir araya geliyor gibi oluyor -karakterlerin kendileri bunu asla bilmiyor- fakat kader çizgisi tekrardan ayrılıyor. Son için bunların bağlantılarını bilmek önemli o yüzden. O kadar gerçekçi bir anlatım var ki bir meydan da oturmuş insanları incelerken haklarında hem bilgi sahibi oluyorsunuz, hem de kendilerinin bile bilmediği birbirleriyle alakalarını öğrenmiş oluyorsunuz izlenimi veriyor. Bu seyir zevki benim için kitabı bitirebilme motivasyonu oldu. Kısaca bir ruh ve sinir hastanesi var, o gün günlerden 14 Şubat ve herkes delirmiş gibi. O yüzden hastane de tedavi için yatırılan, olmayan karısının, kendi sol eliyle aldattığını düşünen Barış Bakıç'ın "Bugün 14 Şubat sevgililer günü.. Karıcım bunlar delirmiş" sözü kitabın sonu için çok hoşuma gitti. Çünkü herkes gerçekten delirmiş gibi. Not: *Kitapta sıklıkla bahsedilen "Karlı birde günde saat kulesi ve şehir" fotoğrafını çok merak ettim, hastanenin kurucularının bile gerçek ismiyle bahsedilmiş olması böyle bir fotoğrafın gerçekten var olacağını düşündürmüştü ama bulamadım. *Ve bence kitabın en cazip kısmı da Yüzyıllık Yalnızlık gibi ama Türk işi olması.
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa TarihiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20193,451 okunma
238 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
8/10 . Mistik ögeler,gizemli gerilim,rüyalarla tarih... . Kurgu,Galata Kulesi ile ilgili bir rivayetle başlıyor. Başlangıçta çok fazla eski sözcük var. Bu durum okumayı ve anlamayı zorlaştırıyor. Akıcı değil galiba diye bir düşünceye kapılıyorsunuz. Gizemli Yabancı filminde "Bir kitabın seni etkilemesi için bir saat ver. Etkilemezse başkasını
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,8bin okunma
Reklam
536 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Şad olup güldüren Yalan Yanlış bir dünya..
“Karakterler serçe parmaklarından tutuşmuş da metaforik bir halaya durmuş gibi..” demişti bir arkadaşım. Okuyunca ne kadar nefis bir benzetme yaptığını anladım. Başı çekenin, mendili tutanın, Deliler Evi’nin kendisi olduğunu da. Öncelikle, bu halayın bu kadar hızlı akacağını tahmin etmemiştim. Bir oturuşta 80 sayfayı okuyup kafamı kitaptan
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa TarihiAyfer Tunç · Can Yayınları · 20193,451 okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Julian Mantle, elli yaşlarında ve ülkenin en ünlü avukatlarından biridir. Mesleğinde çok başarılı olan Julian, hayatta sahip olunabilecek her şeye de sahiptir: Kariyer, şöhret, para, özel bir jet, ada ve kırmızı bir Ferrari. Julian sürekli çalışmakta ama sağlığına hiç dikkat etmemektedir. Yoğun iş temposu nedeniyle bir duruşma sırasında kalp krizi
Ferrari'sini Satan Bilge
Ferrari'sini Satan BilgeRobin Sharma · Goa Basım Yayın · 200520,2bin okunma
291 syf.
10/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Burası Radyo Şarampol
"On dört yaşındaydım. Hiçbir şeyimiz yoktu. Yoksulduk. Yoksul ama mutsuzduk.." diye başlıyor kitap ve tek tesellimiz "yoksul ama mutlu" olmaktı diye devam ediyor. Kendini hiçbir yere ve hiçbir şeye ait hissedemeyen liseli Filiz'in hikayesi. Antalya'da doğup Antalya'da büyüyen biri olarak kitabı tek bir cümleyle
Burası Radyo Şarampol
Burası Radyo ŞarampolŞükran Yiğit · İletişim Yayınları · 2020787 okunma
148 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kitaba geçmeden önce yazarın hayatı hakkında biraz bilgilenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kitabın bir çok yerinde yazarın kendisinden bir çok kesit var. Hermann Hesse (annesi Hindistanlı) Hindistandaki Hristiyan misyoner locasının üyeleri olan yani Hindistan’ın Hristiyanlaşmasıyla görevli bir ailede dünyaya geliyor. Durum böyle olunca anne baba Hesse’in de bir misyoner olması için ona büyük baskılar yapıyor. Keşiş okullarına gönderiliyor. Ordan kaçıyor falan. Aileyle olan ilişkisi hep kırılgan bir noktada. Hesse iyice asileşince bir akıl hastanesine gönderiliyor. Orda engellilerin bakımını üstleniyor. Burda heniz 15 yaşındayken babasına bir mektup yazıyor. Bu mektubunda “Sizi bırakıp gitmek için Tanrı’ya yalvarıyorum. Tutucu dini geleneğinizin ardında sadece ikiyüzlülüğünüzü görüyorum.” diyor. Hastaneden sonra çeşitli yerlerde çalışıyor. Bir kitapçıda, saat kulesi fabrikasında.. Daha sonra ruhuna çıkış noktası aradığı bir dönemde tekrar bir kitapçıda ciddi bir şekilde çalışmaya başlamıştır. Şimdi kitaba gelelim. Kitapta Siddhartha diye bir kahramanımız var. Bu kahraman Siddhartha’ın yani Budizm’in kurucusu Buda nın zamanında yaşamız başka bir Siddhartha. Aslında paralel bir anlatım var. Gerçek Buda (Siddhartha) bir Kralın oğlu, kahramanız olan Siddhartha ise bir Brahmanın oğlu. İkisi de hep korunaklı bir şekilde büyümüşler. Bir gün dış dünyayla tanıştıklarında sorgulama başlamışlar ve bir arayış içine girmişler. Kitap bu arayışı anlatıyor. Kitaba eleştirim arıyorum diye her şeyi deneyimlemenin doğru olmadığını düşüyorum.
Siddhartha
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202038,3bin okunma
Reklam
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.