Anna Karenina uzun bir süredir elimde olan bir kitaptı. Okumaya başlamadan önce kitap hakkında bir video izledim ve bir hikaye anlatılıyor, Tolstoy hizmetçisine benim odama girme , çok acil bir şey olduğunda kapıyı çal diyor. Hizmetçi korkusundan hiç girmemiş ve sabah ve öğle kapısına koyduğu yemeği yemediğini görünce korkmuş , başına bir şey mi geldi acaba diye düşünerek akrabalarına haber veriyor, başına galiba bir şey geldi siz bakabilir misiniz diyor. Akrabaları gelip odaya girince, Tolstoy yerde baygın halde ağlarken bulunuyor. Ve akrabaları soruyor:
- Ne oldu?
Tolstoy şöyle cevap veriyor
-Anna Karenina öldü.
Tolstoy'un bu cevabı ile kitabı ne kadar benimseyerek, yaşayarak, hissederek yazdığını görmüş oluyoruz. Ve gerçekten de öyle bir kitap her duygu okurken sanki yaşıyormuşcasına hissetiriyor ve derinden etkiliyor.
Belki kitap hakkında spoiler vermiş oldum ama beni bu kitabı okumaya teşvik eden şey bu hikâye olmuştu. Belki sizleri de kitabı okumaya götürür diye anlatmak istedim. Kitabı yorumlamaya gerek bile kalmıyor bu hikâyeyi okuduğunuzda.
Biraz kitabı bitirmem uzun sürsede hissederek, anlayarak okuduğunuzda keşke hiç bitmese diyorsunuz. Kalın bir kitap olması gözünüzü korkutmasın ve mutlaka okuyun.
Okuduğunuzda aşkı, nefreti, ihaneti, sevgi ve saygıyı en derin duygularla hissedeceğinize eminim. Keyifli okumalar.