“Sakın tepenize bir Sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir Sırça köşk kurulursa, onu yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.”
İnsan başkalarına yardım ettiği,başkalarını sevdiği kadar yükselir.Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır.Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler. Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu
şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız.
Dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların,bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. İlk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır.
Siz sevemezsiniz adaşım, siz şehirde yaşayanlar ve köyde yaşayanlar; siz, birisine itaat eden ve birisine emredenler; siz, birisinden korkan ve birisini tehdit edenler… siz sevemezsiniz. Sevmeyi yalnız bizler biliriz. Bizler: batı rüzgârı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka Allah tanımayan biz çingeneler.
"Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?"
Sayfa 41 - Yapı Kredi Yayınları, 45. BaskıKitabı okuyor