Kavuşmalar yaklaşınca daha çok özlersin kavuşamazsan ölecek gibi özlersin biraz daha beklersen çatlayacak gibi özlersin.
Adını bilmiyorum İstanbul diyorum kokusuna bahar sesine Karacaahmet diyorum ama biliyorum sabahları yüzüme değen rüzgarın davetini kuşların şiirini dinliyorum.
Yüreğim aşıyor da kilometreleri ben aşamıyorum kalıyorum.. 🪽
Boyumuz sabah saatleri ile akşam saatleri arasında fark gösterir. Bunun altında yatan ilginç neden ise; omurilik ve disklerde bulunan sıvının, uyurken kayboluyor olması. Başta yorgunluk ve stres olmak üzere vücutta bulunan bu sıvının çekilmesine sebep olur.
Bunun sonucunda ise, akşam saatlerinde, uyumaya yakın boyumuzda kısalma görülür. En doğru boy ölçümü ise sabahları olmalı. Çünkü sabah uyandığımızda omurga kemikleri arasında boşluk artıyor ve boyunuz 1-2 cm daha uzun oluyor.
Sabahları uyanıp parıldayan güneşi gördüğüm de, "Al işte, yine cenneti andıran bir gün ve yine insanlar bunu mahvedecekler," diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Sabahları kalkmayı canın istemedikçe şunu hatırla: "İnsanlık görevi için kalkıyorum." Eğer bunun için doğduysam bunun için dünyaya gönderildiysem neden huysuzlanıyorum? Çarşaflara örtülere sarılıp kendimi ısıtayım diye mi yaratıldım? "Fakat bu daha keyifli." Öyleyse keyif çatmak için mi dünyaya geldin, eyleme geçmek, çaba harcamak için değil mi yani? Bitkilerin, küçücük kuşların, karıncaların, örümceklerin, arıların üstlerine düşen her şeyi yaptıklarını, ellerinden geldiğince dünyanın düzenine katkıda bulunduklarını görmüyor musun?
Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa
Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir küfür
Salonlar piyasalar sanat-sevicileri
Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak çiçeği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık
Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
Öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
Çöpçülerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim süpürge saçlım
Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki
Başucumda bir sen varsın bi de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Sabahları güneş doğup da güzel bir gün olacağı anlaşıldığında şöyle düşünmeden edemiyorum:Yine Tanrı'nın lütfu bir gün daha başlıyor ama bunu da mahvedecekler.
Sabahları güneş hepimiz için doğmuyor mu, niçin karanlıkta kalıyor sizin kalpleriniz? Hepimiz aynı gökyüzünün altında yaşamıyor muyuz, niçin bulutlanıyor aklınız?
Camdan bir kavanoza kıstırılmış sinek gibi boşa kanat çırptığımı düşünüyorum çoğu zaman. Belki de bu yüzden sabahları, bütün gece inşaata kum çekmiş gibi yorgun uyanıyorum. Hiçbir şeyin değişmemesi bir taraftan konforlu ama öte yandan çok bunalıyorum.