Orta Çağ'ın ünlü Batılı bilginlerinin ilham kaynakları da hep Müslüman bilim insanları olmuşlardır. Roger Bacon, Albert, Arnold, Lullus, Vincent de Beauvais gibi Batılılar şöhretlerine Müslümanların omuzlarına basarak yükselmişlerdir. Bunlar yeni hiçbir sonuç elde edememiş, Müslümanları tasdik ve teyit etme, onlara tercüman olmadan öte bir şey yapamamışlardır. Bütün kimya bilgilerini de onlara borçludurlar.
Kimyanın başlangıcı Hz. Adem'e kadar dayanır. O, diğer bilimler gibi kimyayı da bilirdi. Allah'ın öğrettiği bu ilmi oğlu Şit'e (a.s) öğretmişti. Ondan da sırasıyla İdris, İbrahim, Davud, Süleyman Peygamberler öğrenmişlerdi. Peygamberimizle Hz. Ali'nin de kimya bildikleri belirtilir. 392 Mazisi eskilere dayanan bu ilme Müslümanlar büyük önem vermişlerdi. Ebû Bekir er-Razî (864-925), "Ben kimya bilene mütefekkir derim” derdi.
Reklam
"Eğer Ebu'l İz'in ilettiği bilgilere, gerekli ilgi gösterilmiş olsaydı ve 800 yıldan beri bu konu üzerinde çalışma yapılsaydı, hiç kuşku yok ki, bugün elektronik beyin, bilgisayar teknolojisi ve otomasyon sistemi adını verdiğimiz çağımızın en büyük ilmî gelişmesinin öncüleri Türk bilginleri olacaktı.”
R. Garaudy’nin İbn-i Heysem hakkında söyledikleri: “Günümüzde bütün dünya Edison'un sağladığı sun'i ışığa bel bağlamışken, ışığı ilk araştıran ve optik fiziğin deneye dayalı bir bilim olarak temellerini atan kişiyi, neredeyse kimse bilmiyor."
“Tatbikata dönüştürülmeyen her ilmin doğru ile yanlış arasında olduğunu gördüm." el-Cezerî
Çağların tıp anlayışına mührünü basan İbn-i Sina da matematikle uğraştı. Fakat o daha çok matematikle teorik ve felsefi yönden ilgilendi. Diferansiyel hesabın esas meseleleri üzerinde durdu. Newton ve Leibniz'den önce sonsuz küçük hesaplar üzerinde çalıştı ve infinitezimal hesabı icat etti.
Reklam
274 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.