Kalbinde ilimden eser bulunmayan bir kalp harap olmuş bir eve benzer.. Allah cehaletle ilgili özrü asla kabul etmez.
Sayfa 117Kitabı okudu
Selâm sana ya Resulullah (s.a.v)
Bir gün ticaretle uğraşan Temimdâri isimli sahabe bir Sahabî Şam' da bir minber görmüş, bir benzerini yapmak istemiş, Peygamberimiz de izin vermişti. Bir defasında da Temimdâri, Şam'da bir kandil getirmişti. Aslında bu klasik ve basit bir kandilden başka birşey değildi. İçinde zeytinyağı bulunan bir taş ve ortasında oturtulmuş bir fitilden ibaretti. Ancak bölge halkı için yeni bir şeydi. Hurma dallarıni yakarak evlerini ve mescidi aydınlatan Müslümanlar için büyük mânâlar ifâde ediyordu. Temimdârî kandili akşam vakti mescide getirmiş, yakmıştı. Resûlullah gelince," Bunu kim getirdi?" diye sordu. "Temimdâri getirdi" cevabını alınca da, " Ey Temim, sen bizim mescidimizi nasıl nurlandirdiysan Allah da seni öyle nurlandirsin!" şeklinde iltifatta bulundu.
Reklam
“Hayret etmesini bilemeyen kimse, ardında göz bulunmayan bir gözlükten farksızdır.” --Thomas Carlyle
İslâm ilmen de kurak olan Arabistan çöplerini yeşertmişti.
Kuzeyde Bizans, güneyde Hind Okyanusu, doğuda Hindistan, batıda ise Atlas Okyanusu kadar uzanan bu şerit aynı zamanda ilimin de beşiği oldu. Müslümanlar gittikleri yere ilim, medeniyet ve kültürü de birlikte götürdüler. Kalplere ve kafalara hitap ettiler, her yeri ilimle doldurdular, her köşeye ilim ve medeniyet tohumları saçtılar.
Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa, evine dönünceye kadar Allah yolundadır. Birçokları bu ve buna benzer teşviklerle yollara düşmüşlerdi. Engin bir ilme sahip olan Şa'bî, "Bir kimse faydalı bir söz öğrenmek için Şam'ın bir ucundan Yemen'in bir ucuna kadar gitse yeridir. Bence boşa gitmemiş olur diyor ve bunu bizzat hayatıyla isbatliyordu. Birgün sormuşlardı: " Bunca ilmî nasıl elde ettin?" diye. Şu cevabı verdi: " Diyar diyar dolaşmak, güvercin gibi sabretmek, karga gibi de erken davranmak suretiyle."
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
288 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.