Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Renklerden Moru alıntılar
(1) Güldü. Sen kendini ne sanıyorsun, dedi. Kimseyi lanetleyemezsin. Baksana şu haline. Siyahsın, fakirsin, çirkinsin, kadınsın. Kahrolası dedi sen bir hiçsin. (...) Bir ses, dinleyen her şeye dedi ki, fakirim, siyahım, çirkin olabilirim, yemekte pişiremem belki. Ama buradayım. (2) Çok mutluyum. Aşkı buldum, işim var, param var, arkadaşlarım ve
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
Soykırımcı Siyonist İsrail’i Kim Durduracak?
Yahudi inancına göre: Sadece ve sadece Yahudi bir anneden doğan Yahudi olur. Yahudiler anneyi tarla kabul ediyor. “Ürün tarlada yetişir, onun için sadece Yahudi anneden doğan çocuk Yahudi olur!” diyorlar. Baba Yahudi olsa anne Yahudi olmasa o Yahudi olarak kabul edilmiyor. Yahudi anneden olmayan bütün insanlara ise “Goyim” diyorlar. Yahudi
Reklam
440 syf.
8/10 puan verdi
serinin ilk kitabı gerçekten harikaydı. sonu baya şaşırtıcı bitmişti kendimi bulmacada gibi hissetmiştim. kafamda bin bir türlü soru işareti vardı o soru işaretlerinin hepsi bu kitapta çözüldü. aynı şekilde bu kitabı da gerçekten beğendim. beni çok şaşırtan karakterler oldu. her ne kadar toksik ve takıntı seviyesinde bir ilişkileri olsa da dylan için üzüldüm biraz. nasıl ki ansel dedektifle mutlu olduysa finalde dylanın da anseli atlatabildiğini görmeyi isterdim. finalde kesinlikle eksiklikler vardı. katil rastgele seçilmiş gibiydi. kitabın başından beri merakla katilin kim olduğunu çözmeye çalışıyoruz evet bariz belli olan birinin katil çıkmasını beklemiyordum ama bu kadar da bilinmeyen birini de beklemiyordum ben ya. devamını spoiler vererek anlatıyorum spoiler yemek istemeyen okumasın SPOİLER tüm kitap boyunca katili merak ediyoruz. 100 sayfa katil Austen adında saçma sapan bir psikopat çıkıyor. kitap boyunca adı geçmiyor ondan şüpheleneceğimiz bir durum olmadı. o yüzden pek bir şok yaşamadım ben. ayrıca katili öğreniyoruz sonra anseli kaçırıyor. 1 gün geçmeden dedektif anseli buluyor ve mutlu son yani sonu o kadar hızlı ilerlemiş ki ne oldu bitti anlamadım. ayrıca bu katil akıl hastası, kafası baya bildiğin gidik yani. ama sonda suçlarını itiraf ediyor?? bilemiyorum sonu daha farklı olsa 10 numara kitap olurdu benim için. yine de dediğim gibi kitap genel olarak baktığımda çok güzeldi okumanızı öneririm
Sobe
SobeN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20222,925 okunma
her şeye, en gerçeğe aykırı, en saçma şeye bile inanılan bir zaman vardır. bu zaman bazen sadece birkaç gün sürer, ama bazen de sonsuza dek sürer.
382 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Hayri Irdal ve Halit Ayarcı
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar
'dan okuduğum ilk kitap. Ana karakterimiz Hayri Irdal, dayısının ona yaş gününde saat hediye etmesiyle saatlere karşı ilgi duymaya başlar. Sonrasında yaşlı bir saatçinin yanında çırak olarak işe başlar. Burada saatlerle ilgili çok fazla şey öğrenir. 1. Dünya Savaşı’nda askere gider sonra tekrar İstanbul’a döner.Abdüsselam Efendi’nin kızı Zehra’yla evlenir ancak Zehra ölür. İspiritizma Cemiyeti’ne gidip gelir. Orada ikinci karısı olacak olan Pakize Hanım’la tanışarak evlenir.Bir gün bir arkadaşı onunla Halit Ayarcı’yı tanıştırır ve bu tanışma Hayri İrdal’ın hayatında bir dönüm noktası olur. Halit Ayarcı, Hayri İrdal’ın parasızlığına çözüm olsun diye Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı bir kurum oluşturur ve başına da Hayri İrdal’ı getirir. Ben hayatımda bu kadar üçkağıtçı bir karakter tanımadım. Halit Ayarcı önüne çıkan fırsatları asla kaçırmadan fırsata çevirmekten usta birisidir. Hayri İrdal ile birlikte o meşhur
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
'nü kurarlar. Uzun bir süre be Enstitu çok fazla ilgi görür. Ama kitabı okurken Halit Ayarcı'nın devletin imkanlarını nasıl sonuna kadar hakkıymış gibi kullandığını okumak... Hiçbir vasfı olmayan bir kurumu nasıl da çok önemliymiş gibi göstermesi... Halit Ayarcı en saçma uğraşı bile süsleyerek satan bir tiptir. Yani reklam yapmasını çok iyi bilir .Pazarlama ve ikna kabiliyeti çok iyidir. Farklı ve okuduğum en zon kitaplardan diyebilirim.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341,6bin okunma
Tarihten ders almak...
*🧠* Osmanlıyı 1299 yılında Oğuz Türklerinin Kayı Boyu kurmuştur. Osmanlı imparatorluğu; - 1299 da kurulmuş, 1579'a kadar 3 asır YÜKSELMİŞ.... - 1579 dan 1699 kadar, 1 Asır DURAKLAMIŞ. - 1699 dan 1919 kadar. GERİLEMİŞ VE YIKILMIŞTIR. Gerçekte iki farklı Osmanlı vardı; - Halifeliğe kadar olan Osmanlı... (1299-1517) Nam-ı diğer Türk
Reklam
Utangaçlık nedir? Utangaçlık neden kötü.
[Cemre Demirelin yorumu üzerine!] 1-Başkası için varlık olma durumu. İnsan doğası gereği başkasını kafasında kurgular. (Buna ön yargı demek yerine ön izlenim diyelim çünkü yargılamak olumsuz bir anlam katıyor.) Bu yüzden bireylerde başkaları tarafından kötü algılara maruz kalmamak için yaptığı şeylere ve gösterdiği davranışlara dikkat eder. Bu
465 syf.
2/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Bismillah
Detaya inmeden önce genel bir puanlama yapmak istiyorum. Konu 3/5 Karakterler 2/5 Sürükleyiciliği 5/5 Gizem 4/5 Mantık 2/5 Şimdiiii başlayalım bakalım. Öncelikle spoilersız anlatacağım sonra (ki bu kısım çok zevkli olacak) spoilerlı bir şekilde içimdekileri dökeceğim.(ben spoiler dedim ama çok da vermemişim bence orayı da kesinlikle
Vârislerin Oyunu
Vârislerin OyunuAdora Yağmur · İndigo Kitap · 20231,094 okunma
Saçmalıklar Kumarhanesi
Saçma. Ülke bir kumarhaneye dönüşmüştü ve size zar atma hakkı bile tanınmıyordu. Sizin adınıza hükümet atacaktı zarları.
Sayfa 1114
Çok saçma iki şey farkettim . 1- İnsanlar Görselini beğenmediği kişinin fikrini merak etmiyor 2-Herşey çok yapay ve ezber cumleler herkesin ağzında insanlar tektipleşiyor
Reklam
Bir filozofu önce kendi hayatında, kendi alanında, kendi ilgi ve kaygılarında ve kendi gerek­çelerinde anlamak, onu doğru bir biçimde anlamaya çalışmanın ilk adımını teşkil eder. Haklı olarak işaret edilmiş olduğu üzere anlamak, sevmektir. Anladığımız bir şeyi daha kolayca sevebiliriz. Ancak öte yandan bunun tersi de aynı ölçüde doğru gibi görünmektedir: Bir filo­zofu doğru olarak anlamak için de onu belli bir ölçüde sevmek gere­kir. İşte bu konuda da filozofun hayatı, kişiliği, içinde yaşadığı dünya, ilgileri, kaygıları hakkında sahip olabileceğimiz bilgiler bize yararlı olabilir. Ayrıca bu bilgiler felsefe tarihini soyut ve kuru bir düşünceler tarihi olmaktan kurtarıp ona biraz sıcaklık katabilir ve dinlendirici olabilir. Batı dillerinde tarih sözcüğünün (histoire) iki anlamından bi­rinin, yani "tarih" anlamının, diğeriyle, yani "hikaye" anlamındaki ta­rihle ilişkisinin ortadan kaldırılması gereken saçma bir karışıklık oldu­ğu düşüncesinde değiliz.
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
354 syf.
·
Puan vermedi
·
69 günde okudu
Buhranlarımız
Popüler bilim adamımız İlber Ortaylı'nın öneri listesinde olan bu kitap her ne kadar İslamcılık düşüncesinin temel metinlerinden biri olarak lanse edilmiş olsa da bir yanı ile Osmanlı'nın gerileme sebeplerini içeren bir manzumdur. Aklı başındaki tüm Türkiyelilerin okuması gereken bir eser olduğu kanaatindeyim. Eserde dikkatimi çeken ana başlıkları belirtip çıkayım. 1. Osmanlı'nın Avrupa'dan ithal ettiği meşrutiyet ve anayasa gibi kavramların Osmanlı tebaasına uygun olmadığı (halen aynı) 2. Doğunun geri kalmasının sebebinin İslam olmadığı, İslamın yanlış anlaşılması ve uygulanması olduğu (halen aynı) 3. Kadın hakları kavramının ülkeye yanlış bir şekilde enjekte edildiği (katlanarak devam ediyor) 4. Milliyetçilik akımının saçma olduğu ve eninde sonunda patlayacağı (100 yıl önce patladı ama biz hala duyamıyoruz)
Buhranlarımız
BuhranlarımızSaid Halim Paşa · Kapı Yayınları · 202130 okunma
NİÇİN UNUTULUR? Rüyaların, sabahleyin silinip gittiği bilinen bir gerçektir. Elbette hatırlanabilirlerde; çünkü rüyaların varlığını ancak uyandıktan sonraki onlara ilişkin belleğimizle bilebiliriz. Ama bir rüyayı sadece kısmen anımsadığımız zaman, gece rüyamızda daha çok şeyin bulunduğu duygusu taşırız; sabahleyin hâlâ canlı olan bir rüyaya ilişkin anımsıyor olduklarımızın, günün akışı içinde küçük kırıntılar dışında nasıl silinip gittiğini de gözleyebiliriz; sık sık ne gördüğümüzü bilmeksizin rüya gördüğümüzü biliriz; rüyaların unutulmaya yatkın olduğu gerçeği bizim için açık bir şeydir. Öyle ki birisinin gece rüya görüp de sabahleyin rüyasında ne gördüğünün, hatta rüya gördü ğünün farkında olmaması bize saçma gelmez. Ayrıca, bazen rüyaların bellekte olağandışı bir inatçılıkla korunduğu da olur. Hastalarımda, yirmi beş yıl, hatta daha önce görülen rüyalar analiz etmişimdir; en az otuz yedi yıl önce görmeme rağmen, belleğimde o günkü kadar canlı olan bir rüyamı anımsayabiliyorum. Bütün bunlar, ilk bakışta anlaşılmasa da son derece dikkate değerdir.
Sayfa 50 - OLYMPIAKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.