Hayata karşı bir sevinci, yaşam amacı, umudu, farklılığı kalmamış Veronika’nın başarısız intihar denemesiyle başlıyor kitap. Uyandığında kendini dönemin büyük korku kaynağı olan Villete akıl hastanesinde buluyor. Hastaneye gelmesiyle birlikte kendinde daha önce bulmadığı yönlerini fark ediyor ve son zamanlarını hiç keşfetmediği duyguları ortaya çıkararak geçiriyor.
Veronika’nın kendi arayışıyla birlikte akıl hastaları da kendi hayatlarını sorguluyor ‘burada ne yapıyorum?’ ‘en son ne zaman mutlu oldum ‘ gibi sorularla karşılaşıyorlar ve kendileriyle ilgili hiç fark etmedikleri detaylarla karşılaşıyorlar. Kızın gelişi kendilerinde adeta kimlik arayışına neden oluyor.
Bu kitap aslında birçok insanın kendi sınırlarını bilmeden belli kalıplaşmış yaşantılar arasında boğulduğunu, aslında gerçekten kim olduğunu ve ne yapmak istediğini, başka insanlar yüzünden dönemin kabul görmüş sıradan tekdüze yaşantılar içerinde olduğunu anlamasını sağlıyor. Açıkçası hayat amacıma dair kafamdaki soru işaretlerini uyandırdı ve yaşantım hakkında daha önce üzerine hiç düşünmediğim yönlerimi fark etmemi sağladı.
Oldukça akıcı ve keyifli bir kitaptı