İzmarit

464 syf.
·
Puan vermedi
Ne beğendim diyebilirim ne de beğenmedim. Farklı bir kurguya sahip. Konu açısından çok güzel. Hisleri güzel hissettirdi, bunun çaresizliğini, iğrençliğini her şekil gösterdi. Ancak çok yan karakter vardı bana göre. Konuyla alakası olmayan bile bu durum hakkında laf söyleme hakkını kendinde bulmuş mesela. Birbirlerine karşı çok kabaca cümleler kurdular. İkisi de bağımlı ancak ne hikmetse birbirlerinin bağımlılıklarının rahatsızlığını üstlenmişler. Bilmiyorum, ikinci kitabı okumadan kitabın okunup okunmaması hakkında yorum yapamayacağım ancak şuan için on üzerinden altı diyebilirim.
Sana Bağımlı
Sana BağımlıBecca Ritchie · Martı Yayınları · 2022695 okunma
Reklam
416 syf.
·
Puan vermedi
Gerçekten o kadar brğenmedim ki. Asıl olması gereken sahneleri koymayıp olmaması gereken sayfaları asırlar sürühormuş gibi uzunca koyması... çeviri kesinlikle hatalı bence çünkü cümleler çok devrik. Yani kurgu sağlam ama yazım dili berbat. Hiç beğenmedim kimseye de tavsiye etmem. Daha farklı bir kitap bekliyordum. Bilmiyorum, benim düşüncelerimi karşılamadı.
Gothikana
GothikanaRuNyx · Martı Yayınları · 20221,386 okunma
416 syf.
·
Puan vermedi
November'ı Avlamak 5/5 Selaaaam. Bugün sizlere November'ı öldürmek serisinin 2. Kitabının yorumu ile geldim. İyi ki geldim çünkü çok beğendim. Bayılarak okudum bu kadar da beğenmezsin yaaa dedim en sonunda kendime. Şimdi gelelim mükemmel serimizin 2. Kitabının konusu ve yorumuna. Konusu; Babası tarafından akademiye apar topar gönderilen November, bir yola çıkması gerektiğini, babasının tehlikede olduğunu öğrenir. Akademiden arkadaşı Ash'le birlikte babasının ona bıraktığı ipuçlarını bulmak ve babasına ulaşmak için akademiden ayrılırlar. Bu ipuçları bir bölgede olmayıp, farklı bölgelere bırakılmış, direkt bilgi vermeyen kağıtlardan ibarettir. İpuçlarını birleştirip babasını bulmak için yola koyulurlar. Yorumum; Öncelikle o kadar güzeldi ki. Benim favori karakterim Aarya'ydı. Tam kafama uyacak bir karakterdi ve mükemmeldi. Ama biri daha var, aslında birileri daha. Layla zekası ile beni kendine hayran bıraktı. Matteo aşırı gucık olup sonradan sevdiğim bir karakterdi. Ash... yani sen ne tür bir varlıksın bayıldım sana. Mükemmel ve zerafet akan bir karkatere sahip. Tuttuğunu koparan türden biri. Ines... sanki kitap boyunca varla yok gibiydi, sonunda çok üzüldüm onun adına. Beklemiyordum böyle bir şeyi. Çok üzüldüm adına. Kurgunun dizaynı o kadar güzeldi ki. Açıkcası resmen kocaman bir stres topu oldum bitirene kadar çünkü ben aksiyon veya polisiye kitaplar hiç sevmem. Çok sabırsız biriyimdir, kurgu benim için büyük bir işkenceydi. Aman ne zaman çözülcek, ne zaman bulacaklar diye diye kitabın sonunu gördüm. Akıcı ve hoş bir kitapdı. Gerçekten kesinlikle tavsiye ederim. Seriyi kesinlikle okuyun. Çok öpüldünüzz.
November'i Avlamak
November'i AvlamakAdriana Mather · Ephesus Yayınları · 2023129 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
496 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
Kitaba dair o kadar karışık hissediyorum ki. Bu şekilde nasıl yorum yapılır uzun süre düşündükten sonra ancak kafamda birkaç cümle oluştu. Fazlasıyla heyecan ile başlamıştım gerek kapağı, konusu olsun. Ama bu, bu şekilde ilerlemedi. Hayal kırıklığı mı desem yoksa sonunu tahmin edebileceğim basit bir kurguya sahip olduğu için şaşırmadım mı desem bilemiyorum. Gel gelelim yorumuma. Abriella dünyada kardeşi ile yaşayan, zor zamanlardan geçen genç bir kız. Perilerin de olduğu bilinen bir evrenden haberi var. Kalbi kötü teyzesinin temizlikçisi olarak yaşadığı hayatta ödeyemediği borç yüzünden teyzesi kardeşini satar. Sattığı kişi kardeşini farklı bir evrene gönderir ve asıl olay zaten böyle başlar. Kardeşini kurtarmak için peşinden giden Abriella, hiç beklenmedik şeyler yaşar. Beklediğim türden bir kitap değildi. Olaylar çok doğaçlama ilerledi. Ben ne çok beğendim ne hiç beğenmedim diyebilirim. Sürükleyiciydi. Kalınlığı boşunaydı puntoları çok büyüktü. Bilmiyorum, kesinlikle okuyun diyemem ama okunmaz da demiyorum. Görüşmek üzere.
İçi Boş Yeminler
İçi Boş YeminlerLexi Ryan · Martı Yayınları · 2022564 okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Herkese merhabaaaaa. Bugün sizlere Dorian Gray'in portresi yorumum ile geldim. Zevkli bir okuma süreciydi. Hadi gelelim yorumuma. Öncelikle kitaba aşırı heyecan ile başladım ki bu şekilde de ilerledi. İlerleyen sayfalarda aslında gerçekten beğendiğim türün kitabın başları olduğunu anladım. Kitap baş ve son olmak üzere sanki iki kitapmış gibiydi. Beni etkileyen ve beni etkilemeyen iki kitap gibiydi. Baş sayfalarda altını çizdiğim onca cümle varken son sayfalarda tek tük alıntılar çizdim. Gel gelelim konuyaa. Dorian Gray çok ünlü bir soylu kişidir. Yakışıklılığı kadın erkek demeden insanları kendine çeker. Basil adında ressam onun portresini yapar. Bu portreyi Dorian'a hediye edecektir. Portre bittiğinde Dorian bir dilek diler. Dorian'ın genç yaşında portresi yapılırken tanıştığı Lord Henry bütün düşüncelerini değiştiren baş kişidir. Neredeyse her gün onun ile buluşarak yeni şeyler öğrenmek ister. Zaman içinde Dorian'ın fikirleri çok fazla değişir. Değişmeyen bir şey vardır. O da gençliği. Kitap çok güzeldi gerçekten beni çok etkiledi. Dediğim gibi başları çok beğensem de sonları değişikti. Henry her seferinde kadınları aşağıladı bu beni aşırı rahatsız etti. Kadınlara bir biblo gibi davrandı. Rahatsız edici bir tavrı vardı. Hiçbir söylediği şey beni çekmedi kendine. Ama dediğim gibi kitap baş ve son olmak üzere ikiye ayrılmıştı benim için. Bir de Basil. O karaktere hayranım. Bence zaten kitabı var eden kişi basil. Bir portre ile hayat çizen Basil'in kitabın sonunda çok az görülmesi beni çok fazla üzdü. Okumanızı ısrarla tavsiye ederim. İyi okumalar.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202373,8bin okunma
Reklam