Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Zehra
Nabizade Nazım, realist yazarlarımızdan duyguyla okuyucuyu baş başa bırakan ,durum neyse olanı olduğu gibi ortaya sergilemektir, yani bunu perçinlemek içinde bolca dialoglardan da faydalanılırmış, çok kısa süre önce Memduh Şevket Esendal dan Ayaşlı ve Kiracılarını okuyup sunarken araştırma yaptığımda gerçekten realist bir yapıyla yazılmış olduğunu öğrenmiş ve realist akımı nedir diye yaptığım araştırmalarda karakterleri, olayı, durumların, betimlemelerin oldukça yalın, süssüz, sadelik içerisinde olduğu gibi duygularla ilgili de sanki yazar buralara karışmıyor gibi bir yazım şeklini anladım. Ama okurken sizi başbasa bırakıyor size kalmış oradaki ağlamaklı durum yani isterseniz ağlarsınız yada geçersiniz tüm kitaplarda öyle diyeceksiniz ama realist akımda öyle değil işte farkı,bu açıklamalardan sonraki okumalarınızda belki anlarsınız. umarım açıklayıcı olmuşumdur. Zehra ya gelecek olursak, evli yeni bir çift. fakat hastalık derecesinde Zehra kıskançtır, eşinin evdeki acıdıkları yardımcıyla beraber konuşmalarını kıskanmaya başlar ve dile getirir, genç yakışıklı genç de sorun çıkmasın kavga olmasın diye eşini de ikna etmez, hatta aklına girmiştir bir kere evdeki yardımcıyla kırıştırmaya bile başlar. Akılda olmayanı, hayatına çeker Zehra kendi içindeki bitip tükenmek bilmeyen hırsı, öfkesi yüzünden türlü entrikalar düzenler. başarılıda olur intikamını alır ama olan sonunda kendine de olur. kötü ne yaparsa kendine yapar diyoruz, yalın bir anlatımla bir aile dramına, bir yıkım hikayesi okuyoruz.
Sadelik, içinde netlik barındırır.
Hayata Yeni Bakışlar
Doğan Aksan hoca ile üniversite ikinci sınıfta tanışmıştım. Kendisine karşı inanılmaz bir hayranlık duymaya başladım ve bu hayranlığımda hiç ama hiç azalma olmadı. Aksine gün geçtikçe daha da büyük bir sevgi duymaya başladım. Bilim dilindeki sadelik, sesleniş, kitaplarındaki samimiyet... Türk diline onun gibi hizmet etmek için yıllardır çabalıyorum.
Doğan Aksan'ın bu kitabını ayrı bir heyecan ile okudum. Hayata, görüp şahit olduklarına bir de onun kaleminden şahit oldum. Bir öğretmen olarak çok şey öğrendim, hiç bitmeyecek öğrenciliğime çok şey kattım.
Her zamanki gibi sade bir dille yazılmış olan bu eser, hayatınızın farklı alanlarına dokunuşlar yapacaktır. Ara ara derslerimde de yer verdiğim bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Aynayı içimize tutmaya davet eden ruhumuzdaki gündeme dair meseleleri ele alan deneme kitabı. Sadettin Acar 'ın naif üslubu ile islâmî meseleler farkındalık amaçlı ele alınmış . Bilindik ama sadelik zerafeti ile süslenmiş , samimi yazılar okuyacaksınız. Beni en çok etkileyen kısım " Tüm ölümler tek kişiliktir" cümlesi oldu. İlgilisine tavsiye olunur .
Günümüzde icra edilen her meslek grubu ya da her fikir akımı için yakindigimiz o sadelik, zerafet ve samimiyet yakınmasından edebiyatında yeterince nasibini aldığını apaçık gösteren bu eser, Edebiyatın günümüzdeki hâlinden yakinmaniza sebep olacak şekilde başlayıp ve buna uygun son buluyor..
Eski ve yeni kıyasını en doğru hâliyle yapabilmek adına okumaya muhtaç olduğumuz bu eser,
Aşkın o zarif ve her türlü hileden arınmış dilini her seferinde bize aksettirmeyi başarıyor.Ve sonunu da hayatın olağanlığına ve gerçeğine ters düşmeyecek şekilde günümüz yazarlarının her eserinde gösterdiği "Hikâyeyi mutlu bitirmeye yönelik komik çabasını" da gözler önüne sererek; gerçek ve samimi bir yerde sonlandırmayı başarmıştır.
Yazar, Kitabın başında ele aldığı aşağıdaki paragrafla kitabın hangi çerçevede yazıldığını açıkça belirtmiş ve kitabı amacına ulaştırmayı başarmıştır. Hakikat hikâye ile anlatılır..
"Hakikat bir kız imiş.Fakat çıplak gezermiş.Nereye gittiyse kabul etmemişler.Sonunda bir kuyuya saklanmaya mecbur olmuş.Hikâye ise dişleri dökülmüş, yüzü buruşmuş, elleri çolak, ayakları paytak, beli kambur, ağzı kokar, burnu akar, gözü kör, kulağı sağır bir kocakarı imiş.Ancak yüzüne her türlü süsü yaptığı ve en güzel kıyafetleri kusandigi için gittiği her ortamda hayranlıkla izlenip,kabul görmüştür.Sonunda bir gün, Hakikate kuyusunda rastlamış.Kendi elbisesini ve süsünü vermiş.Ondan sonra hakikat de gittiği yerlerde kabul görmeye başlamış.."
