Lakin tek korkum: Yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan.
·
Puan vermedi
Doğ'nun Franz Kafkası
Nisan 1951 tarihinde intihar ederek yaşamına son veren Sadık Hidayet'in ölümünü, 25 yıllık arkadaşı şu şekilde anlatmıştır: "Paris'te günlerce, havagazlı bir apartman aradı, 9 Nisan 1951 günü dairesine kapandı ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı. Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu, onu mutfakta yerde yatar
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202327,6bin okunma
Reklam
“Ben eski ben değildim; çağırsaydım getirseydim de konuşsaydım onunla, duymaz anlamazdı beni. Yüzü eskiden tanıdığım bir adamın yüzü olurdu da benim yüzüm olmazdı, benim bir parçam bile olmazdı.”
Saçma bir düşünce! Olsun! Bana her türlü gerçeklikten daha çok acı veriyor. Bana benzeyen, görünüşte benim gibi ihtiyaçları, hevesleri olan şu insanlar niçin aldatıyorlar beni? Acaba yalnızca beni maskara etmek, aldatmak için yaratılmış bir avuç gölgeden mi ibaret bunlar? Hissettiklerim, gördüklerim ve düşünüp tarttıklarım, baştan sona bir vehim, gerçeklikten hayli farklı bir kuruntu değil mi? Ben sadece gölgem, lambanın duvara yansıttığı, gölgem için yazıyorum. Kendimi ona tanıtmalıyım.
Tek korkum henüz kendimi tanımamışken yarın bir gün ansızın ölüvermek!
Reklam
Öyle yaralar vardır ki hayatta, ruhu cüzam gibi yalnızlıkta v yavaşça yiyip bitirirler. Kimseye anlatılamaz bunlar; çünkü herkes bu inanılmaz yaralara genellikle tuhaf ve az rastlanan şeyler olarak bakar. Biri çıkar da bunları anlamaya yahut yazmaya kalkarsa, insanlar yaygın kanıya ve kendi düşüncelerine göre onları kuşkucu ve alaycı bir gülümsemeyle karşılar. Zira insanlık henüz bir çaresini bulamamıştır bu dertlerin. Tek ilaç, şarap içerek unutmak ya da afyon ve uyuşturucularla yalancı bir uykuya dalmaktır. Ama ne yazık ki bur tür ilaçların etkisi gelip geçicidir, acıyı dindirecekleri yerde, zamanla daha da şiddetlendirirler. Acaba bir gün bu doğaüstü olayları paylaşın sırrını çözecek, ruhun komadayken uyku ile uyanıklık arasında, kendinde geçme halinde beliren gölgesinin yasınmasını anlayacak biri çıkacak mı?
Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içinde; onlar için kurulmuştu bu dünya.
Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya.
Reklam
Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu.
Gözlerinin parıltısına, rengine, kokusuna, hareketlerine öylesine âşinâ idim ki, ruhlarımız önceki bir hayatta, cisimsiz maddesiz bir âlemde karşılaşmış da tek asıldan, tek maddeden oluşmuş, böylece bizim yeniden birleşmemiz âdeta kaçınılmaz olmuştu. Ben bu hayatta da onun yanındaydım.
Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar; birçokları daha yağı bitmemiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler.
Kendi kendime düşündüm de eğer herkesin bir yıldızı olduğu doğruysa, benim yıldızım uzak, karanlık ve anlamsız olmalıydı. Belki de benim hiç yıldızım olmamıştı!
Sayfa 62 - İletişim Yayınları, 3. BasımKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.