İmâm Şafiî, talebelerine, bir hadis bulurlarsa kendi mezhebine aykırı da olsa, ona sarılmalarını emrederdi. Hatta o: "Sahîh bir hadis bulursanız benim mezhebim odur" derdi.
Sayfa 348 - Hisar yayıneviKitabı okuyor
Büyük İmam Ebu Hanife, "Bu bizim ulaştığımız en iyi neticedir. Kim bundan hayırlısını bulursa ona uysun" demiştir. Bazı fakihler ona, "Senin bu ulaştığın netice, şüphe götürmez bir hakikat midir?" diye sormuşlar, o büyük ihlâs ve tevazu sahibi İmâm Âzam da şu cevabı vermistir: "Bilmiyorum, belki de ulaştığım netice şüphe götürmez bir batıldır." İmam Şafiî, kıyasa dayanan görüşlerine aykırı bir hadis bulurlarsa talebelerinin kendisine muhalefet etmelerini teşvik ederdi. O, bu hususta şöyle söylerdi: "Sahih bir hadis bulunursa benim mezhebim odur." O, bütün İman gücü ile şöyle haykırmıştır: "Peygamber'in hadisine muhalefet edersem hangi yer beni taşır, hangi gök beni gölgelendirir?" İmam Mâlik de aynı düşüncelere sahipti. O, talebelerini kendisinin fetvalarını yazmaktan menederdi. Nitekim Ebu Hanîfe de aynı şeyi yapmıştır. Talebesi Ebu Yusuf'un kendisinin sözlerini yazdığını görünce ona şöyle demiştir: "Ey Yakub, vay haline! Benim sözlerimi mi yazıyorsun? Ben bugüne göre düşünüyorum. Belki yarın başka türlü düşünürüm. Belki yarından sonra da bir başka türlü düşünebilirim."
Sayfa 324 - Hisar yayıneviKitabı okuyor
Reklam
Rivayetlerin çoğalması, sahih olan ile zayıfın ayrıştırılma zarureti ve insanların ilimden uzaklaşması neticesinde bazı âlimler, bu kaideleri bir disiplin haline getirip 'Mustalahu'l Hadis' ilmini ortaya çıkardılar. Bu, diğer tüm ilimler için de geçerlidir. Bunları inkâr edip 'Bu ilimler, bu isimlerle Nebi (s.a.v) döneminde mevcut değildir.' demediğimiz gibi Tasavvufu da inkâr etmemeliyiz. Tasavvuf, Kur'ân ve Sünnette olan zühd, takva, ihlas , ihsan, fütüvvet, güzel ahlak gibi kavramların derlenip düzenlenmesi ve insanların anlayıp hayatlarına geçirecekleri bir düzenin/disiplinin adıdır. Doğal olarak bunu reddetmek, aynı durumda olan tüm ilimleri reddetmek anlamına gelecektir.
49 yaşındaki adam (Muhammed), 6 yaşındaki bir çocuk (Aişe) ile evleniyor: Yine Aişe'nin kendisinin anlattığını dile getiren bir hadis: Bu hadisin başında, Aişe aynen şöyle diyor: - "Peygamber benimle evlendi; BEN O SIRADA 6 YAŞINDAYDIM ." (Bkz. Buhâri, e's-Sahih, Kitabu Menâkıbi'lEnsâr/44; Tecrîd, hadis no: 1553; Müslim, e's-Sahih, Kitabu'nNikâh/69, hadis no: 1422.) Muhammed'le evlendiği zaman Aişe'nin 6 yaşında olduğunun, İslâm dünyasında, tüm müslümanlarca kabul edilmesi zorunlu. Çünkü bunu anlatan "hadis", tartışmasız "sağlam (sahih)" kabul edilir. Bu hadisi, slâm dünyasında en sağlam olarak benimsenegelmiş olan Bu-hari'nin ve Müslim'in "e's-Sahih"lerinde de buluyoruz. Anlatıldığına göre, "evlilik" gerçekleşiyor ama, yine de 3 yıl kadar "zifaf (yani gerdeğe girme, cinsel birleşme olayı) gerçekleşmiyor. Bu süre geçtikten sonra oluyor "zifaf". Aişe 9 yaşındayken, 52 yaşındaki Muhammed'in koynuna veriliyor: "Hadis" i izleyelim. Aişe anlatıyor: - "Ve ben dokuz yaşındayken benimle gerdeğe girdi. Medine'ye göçmüştük. Haris bn Hazrec oğullanna konuk olduk.
Sahih hadis hahahahahshshhahahsd
Benden Hayyam’a selam söyleyin demiş peygamber; Sözlerimi yanlış anlamışsa çiğlik eder: Ben şarabı herkese haram etmiş değilim ki Hamlara haramdır, doğru, ama olgunlar içer.
Hadis gayet açık ve net...
116-.......Urvetu'bnu'z-Zubeyr şöyle demiştir: Hadîce, Peygamber'in Mekke'den Medine'ye çıkmasından üç yıl önce vefat etti. Peygamber bundan sonra iki sene yâhud buna yakın süre evlenmeden bekledi. Âişe altı yaşında iken onu nikâh etti. Sonra Âişe dokuz yaşında iken, Peygamber, Âişe ile güvey odasına girdi [126].
Sayfa 3901
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.