Beni anlatmış gibi...
Yetimdir şu gönlüm, Bundandır tüm sessizliğim, Bir harabe yığınıyım... Deprem anında yere serilirim.. Bu vakitsiz bir yıkımdır... Enkazın altında ölen kimdir? Yoksa, yoksa bu ben miyim? Kendimi dahi tanıyamıyorum.
Sayfa 15 - PdfKitabı okudu
“Oynamak zorunda olduğumuz oyun şudur: Artık özel mülkiyetin kimseye ait olmadığını, çünkü tüketim mallarının bu kadar bollaştığı koşullarda hiç kimsenin bunların kısıtlanması ilkesine tutunmaya hakkı olmadığını, ama yine de sırf mülkiyet ilişkilerinin körce sürdürülmesine hizmet eden o bağımlılık ve muhtaçlık durumuna düşmemek için bile kişinin bazı şeylere sahip olmak zorunda olduğunu görmek ve dile getirmek. Ama bu paradoksun tezinin varacağı yer yıkımdır: Nesneler karşısında, sonunda insanlara da yönelen sevgisiz bir umursamazlık. Antitez ise, telaffuz edildiği anda, rahatsız bir vicdanla sahip oldukları şeylere tutunmak isteyenlerin ideolojisine dönüşür. Yanlış yaşam, doğru yaşanamaz.
Reklam
Oynamak zorunda olduğumuz oyun şudur: Artık özel mülkiyetin kimseye ait olmadığını, çünkü tüketim mallarının bu kadar bollaştığı koşullarda hiç kimsenin bunların kısıtlanması ilkesine tutunmaya hakkı olmadığını, ama yine de sırf mülkiyet ilişkilerinin körce sürdürülmesine hizmet eden o bağımlılık ve muhtaçlık durumuna düşmemek için bile kişinin bazı şeylere sahip olmak zorunda olduğunu görmek ve dile getirmek. Ama bu paradoksun tezinin varacağı yer YIKIMDIR: Nesneler karşısında, sonunda insanlara da yönelen sevgisiz bir umursamazlık. Antitez ise, telaffuz edildiği anda, rahatsız bir vicdanla sahip oldukları şeylere tutunmak isteyenlerin ideolojisine dönüşür. YANLIŞ YAŞAM, DOĞRU YAŞANAMAZ.
Düşkünlük ve bastırma arasında dengede olmak; biraz düşkünlük ve biraz bastırmak değildir: ikisine de sahip olmamaktır. Bu bir uzlaşma değildir, bir dengedir. Uç dengesizliktir, orta nokta dengedir. Uçta olmak yıkımdır, orta noktada olmak yaşamdır. Uçta olmak yok olmaktır; düşkünlük ve bastırmanın ikisi de yaşamı yok eder. Dengesizlik cehalet, karanlık ve ölümdür.
John Galt
İnsanlık tarihi boyunca hiç greve gitmemiş bir tek tür insan var. Diğer türlerden ya da sınıflardan insanların hepsi, istedikleri zaman durmayı denediler, dünyaya taleplerini sundular, biz olmazsak olmaz diye iddialarda bulundular... Yalnızca dünyayı omuzlarında taşımakta olanlar yapmadı. Onu canlı tutmayı sürdürdüler, karşılığında yalnızca
Plato Film Yayınları - Çeviren: Belkıs Çorakçı DişbudakKitabı okudu
Tanrı Dini'nde üç ana kavram vardır. Birincisi, dünya yaşayan bir varlıktır; dünya üzerinde bulunan tüm insanların, hayvanların, bitkilerin, kayaların ve suların ruhları vardır. Bu ruhlara saygı gösterilmeli ve korunmalıdır, yoksa toprak çoraklaşır ve verimsizleşir. Bu nedenle doğayı korumak çok önemlidir. İkincisi kişisel sorumluluktur; Kişinin kendi eylemlerinden sorumlu olması, dürüst bir insan olmasının göstergesidir. Günümüzde bu kavram "eline, beline, diline sahip olmak" anlayışında somutlaşır. Üçüncüsü de, dengedir. Denge, kişinin kendisiyle, toplumla ve doğayla uyumlu olabilmesi için önemlidir; eğer denge bozulursa bunun sonucu yıkımdır. Yaşamın amacı, dünya ile dengeli bir biçimde yaşamaktır. Kişi, düzgün ve onurlu bir yaşam ile çevresini dengede tutar ve kişisel gücünü en üst düzeye ulaştırır. İnsanların doğa ile ilişkisi sömürü üzerine değil, karşılıklı dayanışma üzerine kuruludur. Doğaya karşı gösterilen saygı, bu kültürün binlerce yıldır çevreyi bozmadan yaşamasını sağlamıştır. Bu kültür, yaşamı dünya ile dengeli bir biçimde sürdürmek ve doğa ile insan toplumu arasındaki dengeyi korumak üzerinde yükselmiştir. Doğanın birer parçası olan insanlar, diğer yaşayan varlıklardan daha üstün olarak görülmez.
Reklam