Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Taş kırılır, tunç erir; ama Türklük ebedidir." -Gazi Mustafa Kemal Atatürk- "Türklüğü yüceltmek için yaşa, Türk'e kılıç kaldıran eli kır!" -Sahipkıran Emir Timur- "Umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim." -Gazi Mustafa Kemal Atatürk- "Asla ümitsizliğe düşmedim. Ve maksadıma erinceye kadar hiç bir zorluktan yılmadım." -Sahipkıran Emir Timur-
Emir Timur'un askerleri Buhara sokaklarından geçerken birkaç derviş yüksek bir duvar üstünden eski giyecekler silkeliyorlardı. Bundan çıkan toz askerlerin üzerine geliyordu. Bundan rahatız olan olan bazı komutanlar dervişleri men etmek istediler. Duruma vakıf olan Emir Timur, komutanları ikaz ederek dervişlere cübbeleri daha hızlı hızlı silkelemelerini emretti. Askerler toz duman altında dönüp geçtiler. Sahipkıran, "Hiç kimse üstüne düşen tozları silkelemesin." diye buyurdu. Kimse emirin neden böyle birşey yaptığına anlam verememişti. Daha sonra komutanlarına, "Sizler bu toz parçalarının değerini bilseydiniz onları altınla satın alırdınız! O duvar üstünden tozları silkelenen eski püsküler basit eşyalar değil, onlar Hazreti Şah-ı Nakşibendî'nin mübarek cübbeleriydi. Şunu hiç unutmayınız! Biz onların duaları ve bereketiyle zaferler elde edip bu yüce devlete nail oluyoruz."
Sayfa 247Kitabı okudu
Reklam
Sahipkıran Emir Timur Hazretleri..
Timur'un yarattığı korkunun bir diğer yönü de kendisine karşı isyan edenlerin korkunç bir şekilde cezalandırmasıyla ilgiliydi. Asiler katledilmekle kalmıyor, aynı zamanda kellerinden kuleler de inşa ediliyordu.
Sayfa 271 - KronikKitabı okuyor
Sahipkıran..
Timur, düşmanını bizzat kendi silahı ile vuran bir dahi olarak kendisini göstermektedir.
Sayfa 270 - KronikKitabı okuyor
Timur sessizce duruyordu. Kafasını kaldırarak gökyüzüne baktı. - "Siz kendi yıldızınızı mı arıyorsunuz?" diye sordu Uluğ Bey başını gökyüzüne kaldırarak. - "Hangi yıldızı?" dedi Timur. Uluğ Bey'i anlamamıştı. - "Size Sahipkıran, şanslı yıldızın sahibi diyorlar ya. Ben çoktan sormak istiyordum. Hangisi sizin yıldızınız?" - "Benim yıldızım şu, adı da Cadda'dır." diyerek elini tereddütle göğe kaldırdı Timur. - "Şu mu? O Cadda değil. Biraz ilerideki Cadda, görüyor musun? O, güneş halkasının on ikinci safhasında." - "Sen nereden biliyorsun?" - "Bana müneccim Hüsameddin göstermişti." - "Sen müneccimlere güvenme." - "Nasıl inanmayım? O her şeyi on iki sene öncesinden biliyor!" - "Bunu kendisi mi söyledi?" diyerek gülümsedi Timur: "Sen inanma. Bütün yıldızlar bizim."
Uluğ Bey
Uluğ Bey
Türkler sahip oldukları gelenek etrafında İslamlaşma sürecini tecrübe eder ve kendilerini Kaşgarlı Mahmud’un ifadesiyle “Allah’ın ordusu” olarak görmenin imkânına kavuşur. Türklük ile İslam bu geleneğin İslam içerisinde yaşatılabilmesi ve onun bir parçası haline getirilebilmesi sayesinde aynileşir. Türk lafzının yüzyıllar boyunca İslam’ın yerine kullanılabilmesi bu durumdan tevellüt eder. Türklerin uzun asırlar boyunca kendilerini alemin fatihi ve sahipkıran millet olarak görebilmeleri de Türk geleneğinin onlara sağladığı güven sayesinde olur. Modernleşme devrinde ise ortaya konan tecrübe İslamlaşma devrindeki gibi olmaz, Avrupa karşısında geri kalmışlık paradigması bin yılın güvenini eritmeye başlar.100
Reklam
536 syf.
·
Puan vermedi
Sâhipkırân
Güzeldi gerçekten fakat boş vakitlerde okunacak, efsanelerle dolu bir kitap. Sözler de çok güzel arada verilen beyitler ve dörtlükler masalsı bir hava katmış.
Sâhipkırân
SâhipkırânHasan Aycın · İz Yayıncılık · 200772 okunma
"Şirazlı bir Türk güzelinin yanağındaki bir kara ben için Semerkand ve Buhara gibi kendisinin nice zahmetlerle hükmettiği şehirleri feda edebileceği" şeklinde ifadeler kullandığı ünlü beytini sormuş, buna karşılık şair de "işte bu savurganlığım sebebiyledir ki bu sefil haldeyim" diyerek Sahipkıran'ın gönlünü mesrur etmişti.
Sayfa 100Kitabı okudu
184 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.