Kabir var, hiç kimse inkâr edemez.
Herkes ister istemez oraya girecek.
İman ve Küfür Müvazeneleri - 51
Nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kemalâta kamçılamakla serbest bırakmanın şe'ni, saadet-i dâreyndir.
İman ve Küfür Müvazeneleri - 50
Dinin şe'ni, uhuvvettir, incizabdır.
İman ve Küfür Müvazeneleri - 50
Elbette en bahtiyar odur ki dünya için ahireti unutmasın, ahiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malâyani şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin ...
Bediüzzaman said nursi
Allah'a güvenmek?
İşte ey tevekkülsüz insan! Sen de (...) aklını başına al, tevekkül et. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisenin karşısında titremekten ve hodfüruşluktan ve maskaralıktan ve şekavet-i uhreviyeden ve tazyikat-ı dünyeviye hapsinden kurtulasın.
Sayfa 315 - Envar
Demek insan, bu dünyaya yalnız güzel yaşamak için ve rahatla ve safa ile ömür geçirmek için gelmemiştir.
Eğer hastalık olmazsa, sıhhat ve âfiyet gaflet verir, dünyayı hoş gösterir, âhireti unutturur.
Çünki ömür bir sermayedir, gidiyor.
Meyvesi bulunmazsa zayi' olur.
İnsan her ne kadar fâil-i muhtar ise de, fakat
وَمَا تَشَٓاؤُنَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ
(Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi dileyemezsiniz.)(İnsan Sûresi, 76:30)
sırrınca, meşiet-i İlahiye asıldır ve kader hâkimdir. Meşiet-i İlahiye, meşiet-i insaniyeyi geri verir.
Hayât, Zât-ı Zülcelâl’in en parlak bir bürhân-ı vahdeti
ve en büyük bir ni‘meti
ve tecellî-i merhameti
ve en hafî, dakîk, bilinmez bir nakş-ı nezîhidir.
Sayfa 100Kitabı okuyor
