Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın.
Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
geriye bir şairin hüznü kalmış biçilmedik
boy vermiş, başak uçları göbekte!
incecik bileklerime batıyor ah, Tamara!
büyüdükçe mi yitiriyoruz saflığımızı?
Vezir Bayram Paşa’ya yazdığı ve bir yerinde vezire
“sen kadar düşmen-i devlet mi olur a hınzır
(senin kadar büyük devlet düşmanı mı olur)
ne turur saltanatun sahibi bilsem a köpek”
(neden durur saltanatın sahibi, bilsem a köpek)
diye hitap ettiği şiirinden dolayı ünlü hiciv şairi Nef’î idama mahkum olmuştur.
"Devir değişti" dedi. "Osmanlılık bu devrin ihtiyaçlarına cevap veremez. Ok yaydan çıktı bir kere enişte. Artık geri dönüş yok bunun."
Halil safaya göre devlet-i Aliye'nin unsurlarının yol ayrımında o kadar ileri gidilmişti ki artık geri dönmek için vakit çok geçti. "Ermeni Ermeniliğini, Rum Rumluğunu fark ederken Türk de
Defterindeki ilk şiiri 20 Haziran 1329 (3 Temmuz 1913) tarihini taşır. “Feryâd-ı Vatan” başlıklı bu şiiri Nâzım Hikmet on bir yaşında iken yazmıştır. Balkan Savaşı’nda Osmanlıların yenik düşmesi ve düşmanların Çatalca’ya kadar gelmesi üzerine kaleme alınan şiirde şairin bundan duyduğu Derin üzüntü
üzüntü ile çok sevdiği yurdunu kurtarma istek ve umudu yansıtılmaktadır:
Sisli bir sabahtı henüz
Etrafı sarmıştı bir duman
Uzaktan geldi bir ses ah aman aman!
Sen bu feryâd-ı vatanı dinle işit
Dinle de vicdanına öyle hükmet
Vatanın parçalanmış bağrı
Bekliyor senden ümit.
Fakat, kendisinin açıklamasına göre, ilk yazdığı şiir “Yangın”dır. Bu şiiri, evlerinin karşısındaki bir binada çıkan yangın üzerine kalem e almıştır
"Ah, minel aşk!' Yani ki: 'Ah, aşktan (çektiğim].
"Ah!" ve 'Aşk'ın tek hecelik bir ünleme dökülebilirliği şairin imdadına yetişir. Sözü uzatmaya ihtiyaç duymaz ve der ki: "Aşk 'Ah!'tan ibarettir." Peki ya şair aşkın tarifini kolayca yüklediği 'Ah!'ın kendisini tarif etmeye kalksaydı neler der diz? Yani ağrıyı, sancıyı, sızıyı anlatmak için hangi nidayı seçerdi. Fazla yorulmayın, "Ah!'ı yine 'Ah!" anlatır. Öyleyse meşhur sözü başlıkta olduğu gibi yazmaklığımız münasip düser: Ah, minel ah! Yani ki: "Ah, ah'tan (çektiğim]"