Her insan kendi hissesine düşen, biri iki kişilik saadet payı için kavga etmeli. Hiç olmazsa bu kavgayı yapmalı ki, asıl hakikat dünyasını bulsun. Bu kavgadan kazanmamalı ki, Hanya'yı Konya'yı anlasın. Bu kavgada zaten kazanmak da yoktur a. Çünkü belki ortada galip vardır ama, mağlup olan yoktur ki.
OrhanVeli'yi çoğumuz İstanbul ile ozdeşleştiririz. Belki onun İstanbul'u Dinliyorum şiiri çok bilinen bir şiiri olduğu icindir. Oysa kısacık hayatında Ankara'da bundugu zamanlar daha fazladır. İşte bunu bir dergi yazısında okuduğum zaman (ne yazık ki hangi degi olduğunu hatirlamiyorum ama bu konu ile ilgili bir kitap da varmiş) çok şaşırmıştım. Orhan Veli'nin çoğu zaman eğlenceli ve Türk insaninin kıvrak zekası ve espirili halini yansitan şiirlerini çok beğendiğim için aldım bu kitabı. Çok kalın bir kitap değil. Hikayeler bir kaç dakika içinde okunuverecek kadar kısa ve dili sade, akıcı, kaliteli. Daha önceki incelemelerde belirtildiği gibi Sait Faik öykülerine benzer bir havası var. Ben işsizlik (bu noktada incelemenin tamamı kaydolmamış ve beni nazikçe uyaran değerli öğretmenimiz
presizpost'a şükranlarımı sunuyorum) ve baharın ettikleri öykülerini beğendim. Bu arada TRT uygulaması Tabii'de edebi sofralar programı yazarın işsizlik hikayesini incelemektedir. Şiddetle tavsiye ederim.
Bütün ÖyküleriOrhan Veli Kanık · Can Yayınları · 20223,064 okunma
KİTAP LİSTESI
1- Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry
2- Martı Jonathan Livingston, Richard Bach
3- Hayvan Çiftliği, George Orwell
4- Don Kişot, Miguel de Cervantes
5- Define Adası, Robert Louis Stevenson
6- Genç Wearther'in Acıları, Goethe
7- Çavdar Tarlasında Çocuklar,', J. D. Salinger
8- Alice Harikalar Diyarında, Lewis
Sait Faik' Abasıyanık'ın hayatın içinden anlattığı hikayelerinin olduğu küçük bir kitabı.
Kitabın arka kapak sayfasında da bir kısmının yazılı olduğu, Oktay Akbal'ın bir anısını paylaştığı bölümle son buluyor kitap. Ve bence bu anı kitaptan ne bekleyebileceğimiz hakkında güzel bir fikir veriyor. İşte o bölüm:
Sait Faik, Oktay Akbal'a sorar: Haydi, mademki hikayecisin, şu kahvede ilk gözüne çarpan nedir, söyle bakalım? Baktım üç dört kişi oturmuş kağıt oynuyor, kahve içiyor, duvarda birtakım basma resimler... İran şahının, Atatürk'le resmi falan. Bu resimleri belirtirim dedim.
Kızdı birden, Ulan! dedi, o kenarda tek başına oturan ihtiyar sakallı var ya? İşte asıl hikaye o be?
Havuz BaşıSait Faik Abasıyanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20131,856 okunma
Sait Faik'i 1940'ta Nurullah Ataç sayesinde tanıdım. Benim gibi Büyükadalı olan Nurullah Beyle, iskeleye inen yolun sağındaki kahvede otururken, Burgaz'a gidip Sait Faiki görmemizi önerdi. "O da kim?" diye sordum. "Türkiye'nin en iyi hikâye yazarı" dedi. Daha sonraları Sait Faik'i okur okumaz, bunun ne denli doğru olduğunu anladım. Edebiyatımızın en iyi öykü yazarı olduğuna şimdi de inanıyorum. Neden derseniz, benim için edebiyatın özü şiirdir de ondan. Ve Sait öykülerinde şairdir. Ne gariptir ki, ancak şiir yazarken şairliğini bir miktar yitirir gibi olur.
Bir gün gazetecinin biri Sait Faik Abasıyanık'a sorar:
"Kimin için yazıyorsunuz?"
Sait Faik Abasıyanık şöyle cevap verir: "Yatılı bir okulun yurdunda, sabah etüt saatinde benim hikâyelerimi okuyan bir öğrenci vardır belki. Onun için yazıyorum."
Nazım Hikmet, Türk siyasetinde en çok sosyalistlerin benimsediği. savunduğu.
bir şair olarak karşımıza çıkar. Düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan diğer çevreler de Nazım'a destek vermişlerdir. Şiirlerinde ideolojiye Nazım kadar yer vermeyen Garip çevresi Nazım'ın hapisten çıkarılması için açlık grevi yapmış, aralarında Sabahattin Ali, Sait Faik, Atilla İlhan gibi sanatçılar, sol içerisindeki farklı çevreler ona sahip çıkmışlardır.
Sizce denizin mi karanın mı daha çok anlatacakları vardır?
.
Süvari Bey, diğer adıyla Beybaba Kaptan, uluslararası bir gemide 1. kaptandır. Tayfasına değer veren, önceliği onların güvende tutmak olup gemisini gideceği yere ulaştırmaya çalışır. Ancak her araç gibi gemi de yaşayan bir canlı gibi arızalanır, onarılır, bakımı yapılır, ite kaka
Öğretmeni dermiş ki;
Kalabalıkta sessiz ve dalgın...Çoğunlukla yalnız Sait Faik ...
Bana öyle geliyor ki; pek çok yazarı sıklıkla kendimizle bütünleştirdiğimiz şahsiyeti yüzünden severiz. Onu tanıdıkça aramızdaki bağ kemikleşir ve daha fazla merak duyarız iç âlemine. Çünkü insanın âlemindekiler yansır ancak kalemindekine..
Daha önceki
Dost incelememde Sait Faik hayranlığımın gelişiminden sizlere bahsetmiştim.
Şüphesiz Edebiyat dünyamızdaki yeri ve önemi sarsılmaz biridir Sait Faik Abasıyanık. Sarnıç ; 2. öykü kitabıdır ve dönemin insan profili günümüze halen ışık tutmaktadır.
Kitapta 1934-1954 yılları arasında yazdığı, kimi çeşitli dergilerde kimi de ilk kez burada karşımıza çıkan öyküler mevcut. On altı öykü...
On altı mekan içinde ayrı kişiler ve aynı kişide bırakılan nice emareler.
Sarnıç , Beyaz Altın , Bir Karpuz Sergisi,Loğusa ve Ormanda Uyku beni en çok etkileyenler..
Hele Loğusa hiç alıntı yapamadığım öyküsü... Ancak okurken hissedilesi... ve belki de hala daha bir yerlerde kadının gerçeği..
Sözü uzatmadan ve yormadan Sait Faik okuyun derim. Zira Edebiyat dünyamızın bu nadideköşesine kurulmadan kıyısından gelip geçersiniz. Vesselâm.
SarnıçSait Faik Abasıyanık · Yapı Kredi Yayınları · 20113,347 okunma
Oğlunu İstanbul'a mektebe göndermeye bakma. Ticarete alıştır. Kibrit satsın, cıgara kağıdı satsın, işe alışsın. Ticaretten fayda var. Tüccar adam kimsenin kölesi değildir.