Çeviriden kaynaklanan ufak tefek sıkıntılar var. Yazarın yanlış zamanlarda romanın akışını değiştirdiği kısımları da görmezden gelirsek okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Somalili küçük Samia ülkesi ve ülkesindeki kadınlar adına, onların özgürlüğü için atlet olma yolculuğuna çıkıyor. Ne yazık ki hayat ona pek de yardımcı olmuyor. Kaderin rüzgarı onu oradan oraya savuruyor. İslam adı altında dayatılan bazı şeyler Samia’nın hayatını olumsuz etkiliyor. Gelişmemiş ülkelerin çoğunda gördüğümüz durum bu kitapta mevcut bulunuyor. İslamın yanlış anlaşılması başta sorun teşkil ediyor. Aslında bu ülkeleri sömüren devletlerin işine gelen bir oyun. İslam buymuş gibi empoze ediyorlar. İslam bu değil. Zorla baş kapatmak değil, kadınların elinden yaşam hakkını almak hiç değil.
Samia ilk önce sevdiği kardeş gibi büyüdüğü arkadaşı Ali’den ayrı düşüyor. Daha sonra her zaman arkasında dağ gibi duran babasını kaybediyor. Sonrada daha iyi bir hayat için ablası da o gidenler kervanına katılıyor. Samia uzun süre çabalıyor. Somali de kalıp, Somalili kadınların dili olabilmek için. Ama Somali ona atletizmde kendini geliştirme fırsatı vermiyor. Böylece o da gitme kararı veriyor.
Onun hayalleri de hayatı da yollarda yok olup gitti. Geriye bize kalan hikayesi oldu…
Sakın Korktuğunu Söyleme
#cevizyorumluyor #sakınorayagitme #yektakopan
Meltem Bige canımın #canlandıranokumalar için okudum. İçindeki hikayelerin hepsi birbirinden güzel ve anlamlıydı. Sadece "herkes kadar mutsuz" isimli hikaye uzun ve sıkıcıydı.
#alıntı
Annelerin, hafızalarını yitirmeye hakkı yoktur.
ben hayvanlara masal anlatmaktan daha iyi bir şey yapmadım ömrüm boyunca.
Çok mu ezdi bu dünya kadınlığını? Ancak anneliğinle mi devirebildin erkeklik şatolarının sike benzeyen kulelerini?
Şimdi söyle, hayatımızın hangi zaman diliminden çıkıp geliyor bu çığlık?
İçimde karabulutlarla yaşayıp gidiyorum. Yağmıyor, bir türlü boşalmıyor.
Ölümün açtığı yara kaç santim olur ki?
