“Bir şey mi oldu yine?” diye sordu.
“Yine derken? Yok bir şey.” Sesimde gizleyemediğim bir aksilik vardı ve Selim de bunu gark ederek benimkini bastıran bir aksilikle konuştu.
“Sen bu ses tonuyla bu şekilde cevap veriyorsan kesin var bir şey. Ne bozuldun, hadi söyle. Atma içine ki zaten seni biliyorum. Şişersin, sessiz kalamayıp söyletsin eninde sonunda.”
“Doğru, ben sessiz kalamıyorum. İçim dışım bir benim. Öyle gizlim saklım yok. Yalan da söylemeyi beceremiyorum sana. Böyle düşününce de aslında ne kadar farklı yönümüz varmış diyorum istemsizce.”
ölümün soğukluğu
yakıp yok edecek seni
hafızasını kaybetmeyen
beynin paramparça
parçalanmış uzuvlar
sel olmuş kan gölünde
boğar seni
vicdanın paramparça
taş ağırlıkları cebinde
intiharı düşlersin
çok kararlısın
kendini nereye atarsan
bir defa ölmezsin