Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
nina simone hakkında.
programını bertolt brecht’in “korsan jenny” şarkısıyla bitirirdi. bu şarkıyı sanki sözlerini kendisi yazmış gibi her zaman insanın içine işleyen derin bir öfkeyle söylerdi. bu söyleyişiyle beyaz derili dinleyicinin doğrudan doğruya boğazını hedef alırdı. daha sonra yüreğe yönelir. daha sonra da kafaya. o günlerde attığını vuran bir nişancıydı. söylediği şarkılardan biri beni gerçekten de öldürürdü: “eve, sana dönmek ne güzel olurdu.” olduğum yerde donar kalırdım onu duyunca.
bir süre sonra gülmeyi bıraktılar, birlikte yatağa uzandılar, sıvası lekeli tavana diktiler gözlerini. su tesisatının sızıntı yaptığı yerdeki ıslaklıklara. ikisi de ürperdi. konuşmadılar. adam 14. caddede julian’s adlı bir bilardo evini düşünüyordu. kadın ölmekten korkuyordu.
Reklam
pek anımsamadığım, sanki hiç yaşamadığım günlere özlem duymama şaşırıyorum.
su sızdırırlar ve birbirlerine “sevgilim” derler yalan söyleyen falcılar tutarlar evden gönderdikleri çocukların resimlerini çerçeveletirler … çıplak yüzmek denince kaşları çatılır kendilerini dinleyecek birini buldular mı itiraflara başlarlar hepsinin birer “en eski en sevgili” arkadaşları vardır genellikle o arkadaş da kendisine en çok itirafta bulundukları kişidir kendilerine “mutlu doğum günleri” dilenmesinden nefrer ederler bir kişiyi çoktandır görmemiş olmak hoşlarına gider bir sonraki arkadaşlarına koşarlar yalnızlıklarını gizlemek için sırıtırlar “arkadaş” kalabalığının içinde boğazlarlar yalnızlıklarını
kırmızı gömleğini lavaboda yıkadı. yere motelin havlularından birini serdi. gömleği havlunun üzerine yerleştirdi. gömleğin kollarının kırışıklarını düzeltip, karnının üzerinde çaprazlarken kendi ölümünü düşündü. kollarını tıpkı şu gömleğin kolları gibi karnının üzerinde nasıl çaprazlıyor olabileceklerini.
EWET
WESLEY — Ne var Avrupa'da? ELLA — Her şey var Avrupa'da. Sanatın âlâsı. Yağlıboya tablolar. Şatolar. Binalar. Şahane lokantalar.
Reklam
ELLA — Bilir bilmez konuşmasana! Açlar sınıfı diye bir sınıf yok! EMMA — TABİİ VAR! AÇLIKTAN KIVRANAN İNSANLARIN OLUŞTURDUĞU BİR SINIF VAR AMA BİZ ONLARDAN DEĞİLİZ!
110 syf.
·
Puan vermedi
Sam Shepard'ın yazdığı "Aç Sınıfın Laneti" adlı tiyatro oyunu Amerika'nın batısındaki bir çiftlikte yaşayan dört kişilik bir ailenin hikâyesini anlatıyor. Aile, babanın alkolizmi, annenin hayalperestliği, oğulun idealistliği ve kızın asiliği ile parçalanmış bir haldedir. Oyun, diyalog ağırlıklı olarak ilerliyor ve bu sayede karakterlerin iç dünyalarını ve birbirlerine olan ilişkilerini yakından tanıma şansı buluyoruz. Shepard, karakterleri ustalıkla yaratmış ve onların duygularını ve düşüncelerini oldukça gerçekçi bir şekilde yansıtmış. Oyun, Amerikan Rüyası'nın karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. Ailenin yaşadığı yoksulluk ve yoksunluk, onların ilişkilerini zedeliyor ve onları birbirlerinden uzaklaştırıyor. Aile bireyleri, hayallerine kavuşmak için mücadele ederken, birbirlerine ve kendilerine zarar veriyorlar. Oyunun sonunda, ailenin yaşadığı trajedi, Amerikan Rüyası'nın gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Rüya, sadece mutluluğu ve başarıyı değil, aynı zamanda yoksulluğu, yoksunluğu ve hayal kırıklığını da beraberinde getirebiliyor. "Aç Sınıfın Laneti", hem edebiyat hem de toplumsal sorunlar açısından oldukça önemli bir oyun. Oyun, Amerikan Rüyası'nın gerçek yüzünü görmek isteyen herkes için mutlaka okunması gereken bir eser.
Aç Sınıfın Laneti
Aç Sınıfın LanetiSam Shepard · Remzi Kitabevi · 1990102 okunma
“At da insan gibidir. Sınırını bilmesi gerekir. Onu bildikten sonra da mutlu olur.”
Sayfa 21 - Everest YayınlarıKitabı okudu
337 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.