Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eski Türklerde evren, üç âlemi içine alır: orta dünya (yer sular), yukarı dünya (tanrılar), alt dünya (cehennem ve karanlık ilahlar). Üçü de tanrı tarafından yaratılmıştır ve bu yüzden üçü de kutsanır. Bu üç ortamı birbirine bağlayan ekseni de "yaşam ağacı" temsil eder (Yaşam ağacı, şamanların yüksek âlemlere yolculuk yapmasını da sağlayan bir aracıdır). Yukarıda sayılan üç âlem arasında bir denge olduğuna inanılır. Şayet bu denge, felaketler ya da ruhsal müdahaleler ile bozulursa şaman, bu dengeyi yeniden tesis etmekte önemli rol oynar.
Sayfa 117Kitabı okudu
Tüm eski kavimlerin ay ve yıldızlar ile ilgilenip, onları tanrılar olarak tanıyarak gök ile ilgilenmediklerini hatırlarsak Türklerin yekpare "Gök"ün sembolleştirdiği tek tanrı inancını seçmesi son derece dikkat çeken bir hadisedir. "Gök"ü yardımcı ve koruyucu iyeler, gök ve yer iyeleri ve atalar ruhları ile tamamlamak mümkündür. Bazı araştırmacılar bu yardımcı ve koruyucu iyelerin İslâm kültüründe yerlerini dört büyük meleğe bıraktığını söylerler: Bizim "Azrail" olarak bildiğimiz Melek'ul-mevt, İsrafil, Mikail, Cebrail.
Reklam
Türklerin ata ruhlarını takdis etmeleri ve onların tuslarına tapmaları, taabbud-u ecdat (atalara tapınma) ile aynı şey değildir. Atalara tapınma, pederşahi aile sistemi ile doğmuştur. Yani oldukça ilerlemiş bir medeniyetin ürünüdür. Eski Türkler pederşahi aile hayatından geçmiş değillerdir. Dayı, teyze gibi ana tarafı akrabaların isimleri Türkçedir, baba tarafı akrabaların isimleri ise (hala, amca gibi) Türkçe değildir. Pederşahi ailelerde kadın yanaşma olup hakları yoktur. Oysa eski Türklerde kadın büyük mevkii sahibiydi.
Orhun Kitabeleri'ne göre Tanrı, kâinatın ilk sebebidir, yani yaratıcısıdır. Tanrı, kitabelerde bazen "Türk Tengrisi" diye geçer. Bu onun millî bir tanrı olduğunu gösterir; tartışılabilir bir husus olmakla birlikte, Rabb'ül-Âlemîn değildir.
Sayfa 16 - Aksi görüş için bk. Harun Güngör, Ünver Günay-Türklerin Dinî TarihiKitabı okudu
Şamanın elbisesinin hayvan biçimli olması, şamanın hem kendi atasının hem de o hayvanın şekline girebileceği demektir. Buna "metamorfoz" denir. Türk-İslâm kültüründe bu "donuna girmek" deyimi ile karşılanır. Bu gelenek, dervişin bir hayvan (genellikle kuş) biçimine bürünerek şekil değiştirmesidir.
Sayfa 112Kitabı okudu
Fuzuli Bayat'a göre Şamanizm anladığımız anlamda bir din değildir. Tabiatla cemiyeti birbirinden ayırmayıp bir bütün oluşturması yüzünden bir "doğa dini" olarak adlandırılabilir. Şamanlık bir din değildir ancak dinsel ve toplumsal işlevleri olan, pratik bir inanca dayalı, toplumsal talebe cevap veren ve dinî öğretisi olmayan bir esrime sistemidir; doğayı algılayış biçimidir.
Sayfa 74 - Şamanizm'in din olup olmadığı hususundaki ihtilaflı görüşlerden zannımca en makulü.Kitabı okudu
Reklam
Hakas Türk şamanlarından Timur Davletov dan ŞAMAN TANIMI
Kendi dinini başkalarına tebliğ etmeyen, kendi dinini en haklı, en doğru din olarak tanımayan, başkaları hangi dine mensup olursa olsun, hatta ateist bile olsa, onlar için "cehennemde yanacaklar" diye hüküm vermeyen, başkalarını doğru yola çağırmayan, başkalarına umut ve ruhlarının kurtuluşunu vadetmeyen, insanı en üstün yaratık olarak kabul etmeyen, "Tüm doğa insana hizmet etmek için yaratılmıştır" diye düşünmeyen, kendi dinini üstün görmeyen, kendi dininin gelişi ile başka dinlerin batıl olduğunu iddia etmeyen, hiçbir inanışı saçma olarak görmeyen, sayıca az olmalarına rağmen misyonerlik faaliyetlerinde bulunmayan kişidir.
Dağ kültü
Dağ ve tepelerin, üstün birtakım güçlerin ve ruhların ikametgâhı olduğuna inanılır ve bunların her birinin kendi mıntıkalarındaki insanların iyiliği için çalıştığı düşünülürdü. İslâm öncesinde dağ ve tepelerde mevcut olduğuna inanılan bu üstün güç veya ruhlar, İslâm'la birlikte kimliği belirsiz evliyalara dönmüştür. Yol kenarlarında bulunan yatırların pek çoğunun gerçek bir evliyanın mezarı olmadığı bugün artık bilinen bir gerçektir. Bunların, bölgedeki dağ kültünün bir evliyanın şahsında sembolleşmesinden başka bir şey olmadığı düşünülmektedir.
Atalar Kültü; ölmüş ancak ışık dünyasında tanrılar gibi yaşayan, ilahî güçlere sahip olduklarına inanılan ve sıkışık anlarında yaşayanlara yardım ettikleri kabul edilen ata ruhları için ziyaret, adak, kurban vs. uygulamalarda bulunma durumudur.
Ziya Gökalp, Türk Şamanizminin kadınlardaki kutsal kuvvete dayandığını iddia ederek Türk şamanlarının zikir kuvvetiyle olağanüstü güçler gösterebilmek için kendilerini kadınlara benzetmek zorunda kaldıklarını söyler. Kadın elbiseleri giymeleri, saçlarını uzatmaları, seslerini inceltmeleri, sakal ve bıyıklarını kesmeleri hep bu sebeptendir. Yine Gökalp'e göre, bir erkek şaman, kadın şamana ne kadar çok benzerse manevî kudreti de o kadar çok olur.
43 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.