Samdino

Samdino
@sammis3001
Ağlayarak geldim,gülerek gideceğim. İnsta; keyloveart
Müzisyen
Halkla ilişkiler ve Tanıtım
519 reader point
Joined on December 2017
Ve daha sordum… - Yâ Rabbi Gavs, hiç seni hâmil bulunur mu? Dedi: - Yâ Gavs-ı Â’zâm. İNSANI meydana getirdim beni hâmil olması için... Ve mükevvenâtı da, İNSANI hâmil olması için meydana getirdim! “Beni hâmil olması” beyanından murat, elbette ki maddi ya da fiziki taşıma değil, “varlığında barındıran” anlamındadır. Ancak unutmayalım ki, bir insan
Reklam
》İşte insan,, ruhunun bedende mutasarrıf olması, Hak Teâlâ'nın âlemde mutasarrıf olması misalidir. Alemin bekası Hakk Teâlâ^ ile kâim olduğu gibi,.insanın bedeni de, ruh ile kaimdir. Âlemin eczâsı-na bakılınca, eflâk, anasır ve mevâlidin [türevlerinin] şekilleri, hâlleri ve renkleri çokluğundan nihayetsiz göründüğü, halbuki Allahü Teâlâ'nın vahdânıyyet-i zâtına göre hepsi bir Hakimin kudreti altında ve hükm-i tasarrufunda fiillerin, sıfatların ve isimlerin aynaları olduğu gibi, cismin eczasına bakılınca, kemik, sinir, damarlar ve onların şekil, hâl ve fiilleri çok fazla görülür. Halbuki hepsi, bir ruhun hükmü altında olan organlar, hisler ve kuvvetlerdir. İşte bellidir. Eğer Hakk'm hidâyeti erişir de, bu sıfatların çokluğu içinde Zâtını bulursun ve Hazret-i İbrâhim aleyhisselâm ve yerin melekûtunu gönülde, basiretle görürsün. Zira aramak ve Rabb'ini bilmek, ancak gönül âleminde hâsıl olur. Nefsi tanımaya kavuşan, Hakk'ı bilmeye erişir. Nitekim, -Nefsini bilen Rabbini tanır», remzi bu mânâyı anlatmaktadır. Zira insanın rûhu cilâlı bir ayna olup. onunla gönül tecelli yeri olur. Eğer sen beden zulmetinden geçip, kalp safâsını bulursan, aşk nûru ile dolup, vahdet âlemine gelirsin ve Hakk'ın âşinâsı olup onunla kalırsın.
(Muin olan Allah bu mânâyı hüccet ve burhan etti; hazreti insan iki cihanın zübdesidir. sana bin kere bu sözü dedim; ey devranın özeti,kendi kadrini bil. İrfanın meşrebi bilinse, hayat ve can bulunur. Ab-ı hayatın gözü irfan meşrebi oldu.

Reader Follow Recommendations

See All
• Birisi geldi, bir yeri bellemeye koyuldu. Ahmağın biri de dayanamadı, bağırmaya başladı. • “Bu yeri ne diye belliyorsun; toprağı ne diye yarıp darmadağın, perişan ediyorsun?” • Adam; “Ahmak!” dedi, “Yürü, işine git! Benimle uğraşma, sen yapılmayı yıkılmada bil! • Yeryüzü kazılarak, alt üst edilerek çirkinleştirilmeseydi, yıkılmasaydı, nasıl gül bahçesi ve buğday tarlası haline gelirdi? • Düzeni alt üst olmasaydı, nasıl olurdu da gül bahçesi tarla, bostan haline gelirdi? • İçi iltihaplı yara, neşterle deşilmedikçe nasıl iyileşir ve nasıl kapanır? • İlaçla kanın, balgamın, safranın, iliğin temizlenmezse, hastalık nasıl geçer, nasıl şifâ bulur? • Terzi elbise yapacağı kumaşı parça parça keser. ‘Neden kesiyorsun?’ diye bir kimse terziye çıkışabilir mi? • ‘Bu kıymetli atlası neden parçaladın? Ben parçalanmış kumaşı ne yapayım?’ der mi? • Her eski binayı yeniden yapabilmek için önce onu yıkarlar! • Böylece dülgerin de, demircinin de, kasabın da işi yapmaktan evvel yıkmaktır! • Helile ve Belile’yi de havanda döğerler, un ufak ederler. Eski hali yok olur ama, bedenin yapımını sağlar, kabız illetini defeder! •Buğday değirmende öğütülüp ezilmeseydi, nasıl ekmek olurdu da sofralarımızı süslerdi?”
▪Kâr kazanma sevdasıyla denizin derdini çekmek, önce kolay göründü. Fakat yanılmışım; bu tufan, yüzlerce inciye bile değmez. ▪Hâfız gibi kanaat sahibi olmaya çalış. Alçak dünyadan vazgeç. Çünkü alçaklara bir arpa kadar bile minnet etmek, iki yüz batman altına değmez. ▪Sevgili, yüzünü, sana iştiyak çekenlerden gizlersen daha hoş olur. Çünkü bütün âlemi zaptetmek sevinci, bir ordunun derdini çekmeye değmez ki.
Reklam
Geri1298
4,480 öğeden 4,471 ile 4,480 arasındakiler gösteriliyor.