Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Balkona yorgun çamaşırlar asmayı Ki uçlarından çile damlardı. Güneşte nane kurutmayı Ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım. Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum. İnsan kaybolmayı ister mi? Ben işte istedim bayım. Uzaklara gittim Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!
"Şey ben... Seni olur olmaz düşünüyorum, Özlüyorum sana da oluyor mu?"
Reklam
... +240
Ben bunu buraya da yazayım. Nasip olur olmaz. Ben sana inandığım şeyi söyleyeyim, bunu sana onlarca kez de söyledim. Nasıl bu kadar emin konuşuyorsun da demiştin. Bütün yollar bir gün seni bana çıkaracak. Sen mutlaka birgün bana döneceksin. O inancı aylardır konuşmasakta, birbirimizden haberimiz olmasa da hâlâ taşıyorum. Ben neye inandıysam Allah nasip etmiştir. Benim yüreğime düştüysen, nasibimsindir de. kefilim Allah, gerisi kaybeden.. Baş harfini de yazayım. Tarihe not olsun. F ♥️
Çiçekler bir açmaya görsün
Kalbimden neler geçtiğini, kafamda biriktirdiklerimi, tasarladığım her şeyi bildiğini düşünüyorum. En azından tüm bunları hissettiğini. Belki de böyle bir beklenti benimkisi. Çünkü bunları sana asla söylemeyeceğim. Asla söyleyemeyeceğim. Oysa o kadar dilimin ucundalar ki. Rüzgâr esse düşecekmiş gibi, gözlerime baksan, giderken başını bir kez geriye çevirsen, ağzımdan dökülüverecek kadar dilimin ucunda. Uzunca susuşlarım, ağzımı bile açmadan öylece kalakalıp bakışlarımı kaçırışım hep bundan. Burada hava her geçen gün biraz daha soğuyor. Zaman diyorum, biraz daha zaman. Dilimin ucundaki kelimeler bu kış da donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler. Biraz zaman diyorum. Kalbimin bir yanı sıcak kalabilirse bu kış, bir delilik daha yapacağım. Ne bir portakal bahçesinde dolaştım ne de bir posta treninde yolculuk ettim. Çiçekler bir açmaya görsün, bir çılgınlık yapıp hatır için öleceğim. Aslında seni çok... Özledim.
Tarık Tufan
Tarık Tufan
Oturmayı seçtiğimiz mekanlar, karşılaşmayı umduğumuz insanlar, yaşamayı istediğimiz anlar zaten yaşanıyor şu an. O yola çıktığımızda bunu yapan o kadar çok insanla karşılaşıyoruz ve hiç tanışmadan hiç konuşmadan anlatabiliyoruz ki ne kadar kalabalık bir yolda olduğumuzu görüyoruz. Orda olanlar ulaşılmaz gibiyken birden denk geliyoruz sanıyoruz. O insanlar her zaman o yolda. Kimi geride kalıyor kimi olduğun anda kimi sana ileride eşlik edecek. Önündeyse ve denk geleceksen dinlenesi tutar ve denk gelirsin. Sen istediğin yola benliğinle çıktığında her şey yoluna serilir. Gittiğin mekanları değiştir demek değil bu. Her şey tamamıyla sana bırakılsaydı, imkanlar ve şartlar ne olursa olsun o bir bardak çayı orda mı içerdin? Her şeyi çıkarınca geriye kalan ne istiyor? O sensin işte. Adından, işinden, kimin neyi olduğundan, ünvanından, yarattığın kimliğinden dışarı çıkınca kalan neyse sen olsun. Karşına da senin gibi olanlar, senden olanlar çıkar.
Ne ses ne nefes ne de bu rüzgâr bağışlar seni; Simsiyah gecelerde budanırken ah ömrüm, Dönüp sırtını giderken kimler karşılar seni? Sen olmayınca sesin de yoktu, gözlerin de; Bu yüzden odama resmini yaptım, Ve söküp kalbimi yanına astım. Sensiz geçen yılları da ben buruşturdum. Kalbim hasretinde asılı kaldı, Yetim kalmış anıları ben tokuşturdum… Kanmadım aynalara sana kandığım kadar İçimde bir boşluk sana yandığım kadar... Yılmaz Odabaşı
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.