Kitap uzun zamandır listemdeydi. Otobiyografik bir roman olarak nitelendirilen Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, akıl hastalığı ile ilgili bir roman. Başkahramanımız Deborah’ın yaşadığı ruhsal bunalımlar ve beraberinde diğer ruhsal sağlığı yerinde olmayan diğer karakterleri okuyoruz. Otobiyografik olduğu için yazar çok gerçekçi, güzel bir şekilde yazmış yaşanılanları. Kitabı ilk okuduğumda "Bana delilik kavramını sorgulatacak." diye düşündüm, gerçekten de öyle ama benim için yeni bir şey değil bunlar. Kayda değer psikolojik romanlar ve filmler ile geçirdiğim bu hayatı düşünürsek Deborah’ın sanatla, resimle iyileşmesi ve doktoruyla konuştuğu sahneler çok tanıdık geldi ama bence bu kitap inanılmaz realistik bir şekilde anlatmış tüm bu süreci. Özellikle kitabın başları bir doktorun, hastasını anlattığı psikolojik bir vaka gibi görülebilir ki bu da kitabın ağır veya akademik olmasına yol açıyor ancak ileriki sayfalarda okuyucu, biraz daha karakterlerin içine giriyor, bu da olumlu bir sonuç tabi. Metini çok daha akıcı yapıyor. Ben beğendim, psikolojiye ilgisi olan arkadaşlara öneridir.
Psikolojik bir roman.. Deborah.. Kendini çevresinden soyutlamış, kimlik kavramını yitirmiş, kendine, içinde yeni bir dünya kurmuş ve o iki dünya arasında sıkışıp kalmış bir genç kız..Şizofreni tanısı alır ve bir akıl hastanesine kapatılır. Doktoruyla arasındaki konuşmaları okudukça asıl deliler dışarıda diye düşünüyor insan..
Beni etkileyen tarafı ise; kitabın yazarının da yaşamının bir kısmında akıl hastanesinde kalmış ve kendi yaşamından yola çıkarak bu kitabı yazmış olması.
Aşık olduğum kitap
10 üzerinden 10 verdiğim sayılı eserlerden biri. Tek kelimeyle mü-kem-mel.
Kitap Joanne Greenberg (Joanne mahlasıdır. Gerçek adı Hannah Green) geçlik döneminde geçirdiği şizofreni hastalığını anlatmıştır. Yani yazar, Sana Gül Bahçesi Vadetmedim romanını kendi deneyimlerinden yola çıkarak kaleme almıştır.
İlgi çekici ve sürükleyici bir romandı.
Benim için 10/10 bir kitap.
Belki ön yargılarınızdan arınmanız belki daha anlayışlı insanlar olabilmemiz adına yol gösterici olur. Tedaviye muhtaç bireylerin canavar olmadığını, onların da insan olduğunu unutmamamıza yardımcı olur.
Çünkü kitapta ana karakterimiz olan Deborah sürekli kandırılmaktan, sürekli ona karşı yalan söylenmesinden ötürü kendine yeni bir dünya yaratıyor diyebiliriz. Bu dünya YR...
Baktığımızda Şizofreni kelimesinin sözlük anlamı, bölünmüş iki zihin demektir.
Ve ana karakterimiz iki zihni arasında sıkışıyor. YR ve gerçek dünya
Acaba Deborah YR alemindeki Tanrıları yenebilecek mi yoksa yenik mi düşecek?
NOT: Yazarın bu eserinde mahlas kullanmasının sebebi çocuklarının onun gerçek hikâyesi olduğunu bilmelerini istememesiymiş.
Okuyacak kişilere şimdiden keyifli okumalar dilerim
Bu kitap benim oku okut kitabımdır.
YR dilinde “Enagua” “seni çok seviyorum”. Eee yani diyenler…
Deborah'ın zihnindeki karmaşık dünyaya girmeye başlayalım…
Deborah aslında kitapta paylaşılmayan, daha küçük yaşlarında kendine ait dünyasının güvenliğine zihnini bırakmasıyla çocukluk şizofrenisine başlamış ve ilerleyen yaşlarında o gizli dünyasına öyle adapte olmuş ki gerçek dünyasına girmek artık çok zor bir hale gelmiş, dünya tatlısı
Beyninin içinde çakışan 2 dünya ve bunun sonucunda akıl hastanesine kapatılan Deborah'ın 3 yıl boyunca orada neler yaşadığı, bir olay sonrası nasıl hayatını geri kazanmaya çalıştığı, ailesinin özellikle Esther'in endişeleri anlatılıyor. Ağır gibi görünen bu harika kitap bence ağır değildi. Aksine akıcı ve çok güzel, harika bir kitaptı. Bence herkesin okuması gereken, kendimize dersler çıkarmamız gerekin bir kitap. Kitabı okurken yaşanan olaylar kafamda, gözümde canlandı resmen. Mücadelen harikaydı Deborah.
293 syf.
7/10 puan verdi
Böyle hayatınızda her şey yolundayken psikolojinizi s*kmek isterseniz okuyun.
Yarım bırakmayayım diye zorla okuduğum çok ağır psikolojik kitap.Kitap değil ruh emici