Latife’yi kendisine çekti ve öptü. Yüzünü öpüşleriyle örtüp onu neredeyse kucağında taşıyarak, yaverinin yatağını hazırlamış olduğu odaya getirdi. Kız buna cevaben aniden ondan uzaklaştı. “Anlamıyorsunuz,” dedi. “Sizi seviyorum, ama metresiniz olamam. Evlenin benimle, o zaman sizin olacağım.” “Evlilik nedir ki” diye cevapladı Mustafa Kemal onu, “Sakallı bir hocanın söylediği birkaç boş söz! Bu çok şey değiştirir mi? Ayrıca Türkiye için yapacaklarımı bitirmeden evlenmemeye yemin etmiştim. Sana ihtiyacım var. Sana şimdi ihtiyacım var.” “Ben de yeminliyim” dedi genç kız, “Evlenmeden kendimi kimseye vermeyeceğim. Benim şartım bu. Ben de yeminime sizin kadar sadığım.”
Sana seni nasıl güzel sevdiĝimi gözlerimle anlatırım ben. Sonra çayım biter, tazelersin sen. Tazelediĝin çayım gibi, kalbimdeki sevgi de tazelenir sana.
Reklam
“Öyle zordu ki kilometrelerce uzaktan sana sarılmak,bunu başarabiliyordum ben.”
Sayfa 146Kitabı okudu
"Doğru bir şey bilmek ister misin? Gerçek bir şey? Seni seviyorum. Sana aşığım. Saçlarına karların yağdığı ve beni ilk kez öptüğün geceden beri aşığım. Hayatım sana bağlı olduğu için minnettarım çünkü bu sensiz, bir gün bile geçirmeyeceğim anlamına geliyor. Kalbim sadece seninki kadar atacak ve sen öldüğünde ben de seninle birlikte Malek'le buluşacağım. Senin de beni sevmen çok iyi bir şey çünkü bu hayatta ve bundan sonra yaşayabileceğimiz her hayatta benimle olacaksın."
Sayfa 490 - XadenKitabı okuyor
Konuşmaya korkanlar da yalnız kalır, cesurca konuşanlar da... Korkakların yalnızlığı daha sessiz, daha acınası ve kaçırılmış fırsatlarla doludur. Cesurlar en azından "Denedim!" diyebilir. Ben hiç denemedim. Deneseydim, beni sever miydin? Ben, sana "Seni seviyorum." diyemeyecek kadar korkaktım. Başka biri, sana "Seni seviyorum." diyecek kadar cesurdu. Ben, bir yalnızlık kazandım. O, seni kazandı. Aklıma takılan tek soru vardı: Sen bir zafer miydin?
— Ben uzandım, okudum. — Ah ne iyi! İmreniyorum senin yaşamana. Bereket arada seni düşündükçe içimin ısınması var. Sen ne okuyorsun? — The Naked and the Dead. — Hiç duymadım. — Bitirince sana veririm. O da bir savaştan bahsediyor, yeryüzündeki bir savaştan... Demek arada beni düşünüyorsun? — Evet. — Beni çok düşünmeni istemem. — Nedenmiş o! Düşünmeden edemem, biliyorsun, seni seviyorum ben. Sigarasını küllüğe bastırdı. "Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?"
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.