Nerdesin?
Meğer ne doldurulmaz bir derinlikmiş yokluğun.
Kaderde bu sensizlik de varmış.
Her insanın yüzünde sana benzeyen bir şey aramak da varmış. Sesini duymak varmış şarkılarda, bütün kitaplarda seni aramak varmış. Meğer ne dayanılmaz şeymiş yokluğun. Kağıtlara seni yazmak varmış, renk renk düşünmek varmış seni, çiçek çiçek koklamak varmış. Artık hiç yazmasan da olur, hiç gelmesen de…
Meğer ne türlü ölümmüş yokluğun.
Uyandım. Bir sigara yaktım. Boş odaya baktım. Boş yatağa baktım. İçimde büyüyen o yalnızlık duygusu. Sessizliğin sesi. Sensizliğin çaresizliği. Sana sarılmak istedim. Saçlarını koklamak istedim. Öpmek istedim. Sende kaybolmak istedim. Adını koyamıyorum bu duygunun. Yüreğimi göğüs kafesimin içinde sıkıştırıp. Beni nefessiz bırakan. Söylemek istediğim her şeyi boğazıma dizen. Yazmak istesem beceremediğim. Öyle işte. Sıradan bir Salı sabahı. Gözümü seninle açıp. Seninle sevişip. Seninle kahvaltı yapamayıp. Sana seni sevdiğimi doya doya söyleyememin sancısı. Öyle işte. Sıradan bir gün işte...
Ümit ÜSKÜDAR
Sevgili Bilge,
Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de. İnsanları, eski karıma yapmış olduğum gibi, büyük bir boşluk içinde bırakmasaydım. Kendimden de kaçıyorum gibi beylik bir ifadenin içine düşmeseydim. Bu mektubu çok karışık hisler içinde yazıyorum gibi basmakalıp sözlere başvurmak zorunda kalmasaydım. Ne olurdu, bazı sözleri hiç söylememiş olsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış olsaydım. Sana diyebilseydim ki, durum çok ciddi Bilge, aklını başına topla. Ben iyi değilim Bilge, seni son gördüğüm günden beri gözüme uyku girmiyor diyebilseydim.
"Şimdi burada güzel bir şafak. Gene uykusuz, mutsuz, tedirginim. Sana yazmak, yazmak, yazmak istiyorum... Seni bütün şafaklarda, evrenlerin o ıssız ihanet saatinde öperim. Ve sen geçersin içimden. Bitmek bilmezsin."
Aşık olduğum zamanlarda
Şiir yazmak adetim değildir.
Halbuki asıl şaheserimi
Onu en çok sevdiğimi
Anladığım zaman yazdım.
Onun için bu şiiri
İlk önce ona okuyacağım.
Ne güzel şey hatırlamak seni,
yazmak sana dair,
hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
kendisi değil
edasındaki dünya…
Nazım Hikmet
Merhaba bugün yeniden re-read yaptığım bir kitabın yoruymuyla geldim. Ben bu kitabbı ilk okuduğum zaman 1000Kitap diye bir siteni varlığından bile haberdar değildim. O zaman liseye giden bir kızın kırgınlığı vardı kalbimde. Belki günün birinde beni de fark eden bir Karan bulurum diye çok bekleyip umut etmişliğim vardır.
Şu an üzerinden beş yada