Bir Zanaatkârla Beklenmedik Karşılaşma
Strasbourg Bulvarı'nda dolaşıyordum. Kalabalıkta gözüme biri takıldı. Kendini izleyen gözlerimden habersiz etrafını kolaçan ediyordu. İlkbaşlarda onun bir dedektif olabileceğini düşündüm. Ama yanına biraz yaklaşınca öyle olmadığını anladım. Bu kişi bir dedektif olmazdı. Eskiyen ayakkabıları ve hafif rengi solmuş ceketine bakınca.. Bu kişi olsa olsa bir yankesiciydi.
Etrafını kendine bir av bulabilmek ümidiyle araştırıyordu. Olamaz gözüne o maymunlara bakan gündelikçi kadını kestirmişti. Hayır, o fakir kadını dolandırmayacaksın değil mi? Ama öyle olmadı.
Yavaşça kadına doğru yaklaştı. Ben "Hırsız var" diye bağıramadan gündelikçi kadının çoktan cüzdanına el atmıştı bile..
Kalabalığın arasına karışan yankesicinin ardına düştüm. Bu kez kendine bir yer buldu, cüzdandaki ganimette baktı. Orada ondan memnun kalmamış olacak ki.. Yeni bir av bulabilmek maksadıyla bir sanat müzayedesine girdi. Kendinden emin gözlerle etrafına baktı.
Nasıl oldu anlamadım. Yankesici dostum, müzayede de her şeyden haberdar olan beni kurban seçmişti kendine.
Yanıma gelip o buz gibi elleriyle ceketimi yoklarken, ne yapacaktım? "Hırsız var" diye bağıracak mıydım? O an ani bir refleksle onun kolunu tuttum. Göz göze geldik. Acı bana, diyen gözleri korku doluydu. Yanlış kapıyı çaldın dostum..