Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Düșüncelerin değișimi; edebiyat, sanat ve felsefe alanlarında daha da hızlı tecrübe edilir. Romantizm, natüralizm, mistisizm gibi akımlar birbiri ardına ortaya gikip tarihe karışırken bir gün önce alkışlanan bir sanatçı yahut yazar, ertesi gün șiddetle hor görülür.
Reklam
144 syf.
·
Puan vermedi
·
36 günde okudu
Özellikle okumak ve düşünmek üzerine çoğumuzun aklındaki sorulara yanıt vermiş
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
Kitap 4 bölümden oluşuyor, kitaptaki temel düşünceleri özetleyelim: 1.İnsan Mutluluğunun İki Temel Düşmanı: Istırap ve Can Sıkıntısı Schopenhauer bazı kitaplarında bu iki düşmana değinir. Özellikle can sıkıntısına. “ihtiyaç içerisinde bulunmak ve yoksunluk
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Okumak, Yazmak ve Yaşamak ÜzerineArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20133,655 okunma
“Yaşadıklarını;kırılacak bir sanat eseriymiş gibi yabancı gözlerden,hantal ve beceriksiz eklerden saklamak istiyordu.Böylece,kırılıp,dökülmeden,kimseye varlığını hissettirmeden devem edebilmek için mutluluğunun ve hayatının etrafına soğuk ve değersiz gündelik sözcüklerden oluşan bir duvar örmüştü.”
ne gereği var şimdi bu tartışmanın bea..
Mübeccel Namık, 1930 güzellik kraliçesi seçildi. Yarışmayı yine Cumhuriyet gazetesi düzenledi. 48 aday katıldı. Jüri heyeti 60 kişiydi, yarışmacılardan daha kalabalıktı. Yarışma o kadar popülerdi ki, herkes jüriye dahil olmak istiyordu. Jüri heyetinde Abdülhak Hamit Tarhan, Halid Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Şükûfe Nihal, Sabiha Sertel gibi, edebiyat, sanat, basın dünyasından şöhretler vardı. 1929 yılında Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi seçilen Feriha Tevfik, 1930 yılındaki bu ikinci yarışmaya da katıldı. İkinci seçildi. Kriz çıktı. Kaybetmeyi kabullenemedi. Gazetelere ağır sözlerle röportaj verdi, “hakkımı yediler” dedi. Mübeccel Namık’ın “şişman” olduğunu söyledi. “Şarklı erkekler etten buttan hoşlanıyor” dedi. “Güzellik inceliktir” dedi. “Avrupalı olalım diyoruz ama, bu kadar şişman kadınları Avrupa’da müsabakaya bile almazlar, tartsan 90 kilo gelir” dedi. Yani bir tek saç saça baş başa girmediği kalmıştı! Mübeccel Namık 1.72 boyunda, 70 kiloydu. O da Feriha Tevfik’in zayıf olmasıyla alay etti. “Tombul olmayı sivrisinek olmaya tercih ederim” dedi! E haliyle, gazetelerin en önemli konusu buydu. Ama, Mübeccel’in güzelliği konusunda herkes hemfikirdi. Tüm adayların tek tek fotoğrafları yayımlanmıştı, vatandaşlar kuponla oy kullanmıştı, vatandaşlar da jüri heyeti gibi Mübeccel’i seçmişti. Fransa’ya gönderildi, Cannes’da düzenlenen Avrupa Güzellik Kraliçesi yarışmasında Türkiye’yi temsil etti, dereceye giremedi.
Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır.
Reklam
On dokuzuncu yüzyılda bile kadının sanatçı olmak için yüreklendirilmediği apaçık ortadadır. Tam tersine, kadın her vesileyle ağzının payını almış, tokatlanmış, diskurlara muhatap olmuş ve bol bol öğüt dinlemiştir. Şuna karşı çıkma, bunu yalanlama ihtiyacı kim bilir onun aklını nasıl zorlamış ve şevkini nasıl kırmıştı... İşte burada, bir kez daha kadın hareketi üzerinde bu denli etkili olmuş olan o çok ilginç ve anlaşılmaz eril aşağılık duygusunun menziline girmiş bulunuyoruz. Ta derinlerde yatan, o her yerde kendisini görme arzusu, “kadının” aşağı olmasından çok “erkeğin” üstün olmasına yönelik olduğu için, nereye bakarsanız bakın onun sadece sanat alanında değil, muhatabı ne denli alçakgönüllü ve fedakâr ve kendisi için ne kadar minimal düzeyde tehlike arz ediyor olursa olsun, siyasette bile onun önüne dikildiğini görüyoruz.
...edebiyat, evet belki de onları sevda değil, sanat bir araya getirmişti...
Sanat mı?
. . Kimsenin hayfı kimsede kalmamalıydı. İntikam da imandı. "İntikam bir bekleme sanatıdır," diyorlardı, doğruydu, öyleydi. . .
...ölüm alanına girmeyi, gölgeler ülkesinin gözenekli duvarlarından belki de sızmayı sağlayan o tuhaf gücü gösterebilme yeteneğine sahip bir sanat. Eğer, ölülerden tek kişi olsun, aramızdan tek kişinin olsun, bilgisinden yoksun kalsaydı, haksızlık -ve acımız- büyük olurdu; zaferimizse, bize sadece gelecek bir zafer kazandırmakla kalsaydı, pek zavallı.
Reklam
Sanat yapıtı, sayısız ölüler alemine sunulur. Onu ister benimseyen, ister reddeden ölülere. Ama bahsettiğim bu ölüler, hiçbir zaman sağ olmamışlardır. Ya da unutuyorum. Bir zamanlar sağ olduklarının unutulması için yeterince sağ kalmışlardır; hayatları -bu diyardan- tanıdık bir işaret bekledikleri o sâkin kıyıyı aşmayı gerektirdiği için.
...her sanat yapıtının, eğer daha büyük ölçeklere ulaşmak istiyorsa, oluşma anlarından başlayarak, sonsuz sabır, özenle, binlerce yıl önceye dönmesi, bu yapıtta kendilerini tanıyacak ölülerin doluştuğu bellekötesi geceyi yakalaması gerektiğini- her ne kadar karışık bir biçimde olsa da- çok daha iyi anlıyorum.
Gençlerimize kişinin eğlence adamı olarak değil de insan olarak başarıya ulaşabileceğini göstermek istiyorsak, onların geçmişte ve bugün insanın insan olarak neler yapabileceğini kanıtlayan kişilerimizi tanımalarını sağlar, tüm çağların geçmiş en büyük edebiyat ve sanat eserlerine dikkatlerinizi çekeriz. Böylece kafalarında doğru ve yanış şeylerin ne olduğuna ilişkin ışık yakmış oluruz.
Sayfa 136Kitabı okudu
Öyle midir?
Sanat "güzellik", "haz" ve "iletişim"den başka bir şey değildir.
Sayfa 5 - Insan sanatKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.