Bugünün şartları içinde hasretini çekeceğimiz şey, ne Servet-i Fünûn'un temerküzü, ne de Tevfik Fikret'in teferrüdüdür. Tek mecmua ve tek şair otoritesi, görünürdeki zenginlik ve ihtişamına rağmen, bazan da hüzün verici bir kıtlığın ifadesi olur.
Muadeleyi başka türlü kuralım: Eskiye hasret çekenlere göre bugün bizde bir şiir hareketi ve heyecanı yoktur. Fakat Fransız mecmuasının yukarıya aldığım satırlarını Türkiye için de tekrar edebiliriz: "Küçük şiir mecmuaları, şiir defterleri ve bir sürü şiir koleksiyonları, İstanbul'da ve taşrada üstüste intişar edip duruyor." Bu tezad nedir?
"Küçük burjuva geri kafalığının şimdiye kadar gördüğüm en kusursuz örneğisin sen."
"Öyle mi?"
"Evet, öylesin. Gerçek burjuvaları snopluklarından, kibirli konuşmalarından ve kural düşkünlüklerinden ötürü aşağılıyorsun. Öyle değil mi? Bunun yerine ne koyuyorsun peki? Yalnızca çirkin düşünce ve davranışları iğrenç bir şekilde reddetmeyi, yine de ne yapıp, ne edip çirkin olmayı. Bütün sanat tarihindeki en büyük eserlerin, bütün yaşamdaki en güzel şeylerin senin çirkin dediğin şeyler olduğunu veya senin çirkin diye adlandırdığın duygulardan kaynaklandığını biliyor musun? Tutku, aşk, kin, gerçek. Bunu biliyor musun?"