Modern san'atların dandy'leri, snobları ve salon münevverlerini hayran eden formel tarafına bakarsanız, bunun geçici bir tarzdan, hayret arayan edadan, bir modadan başka bir şey olmadığını görürsünüz. Nitekim bu moda geçmiştir, geçmek üzeredir ve kendisine yeni ifade şekilleri aramaktadır.
Fakat modern san'atları insan ruhunun derinliklerine verdiği değer bakımından, kaba tabiatı, maddeyi ve duyularımızla aklımızı aşan gerçeklerle şuur altımız arasındaki temas ve münasebeti sezmesi bakımından dikkate alırsanız, donmuş ve katılaşmış güzellik telâkkilerimize yepyeni bir hava ve tazelik getirdiğini kabul edersiniz. Bu hava geçici değildir, ebedîdir, çünkü insanın içini büyük varlık bütününe ve Allah'a yaklaştıran sırlı teli boydan boya ve derinden derine titretmektedir.
Rimbaud'ya göre her sesli harfin bir rengi vardı: A siyah, E beyaz, I kırmızı, U yeşil, O harfi de maviydi. Ayrıca bir kelimenin harfleri ayrı ayrı birer nota idi ve manâya değil seslere bakmak doğru idi. Çünkü manâyı telkin eden bu seslerdi.
"Bu büyük seçme çağında sanat da seçimini yapmalıdır. Sanat ya körü körüne bir inanışla kaderini bir azınlığa bağlar ve onun aracı olur ya da çoğunluğun tarafına geçerek kaderini ona bağlar.Ya insanları düşlere sürükler ve onları uyutur, bilgisizliği artırır ya da gerçeklere yöneltip bilgiyi çoğaltır. Ya yıkıcı yanı ağır basan güçlere ya da yapıcı ve ileri güçlere seslenir."