Bi zamanlar çalıştığım gazete için anket yapılmıştı ve “En çok hangi bölümünü beğeniyorsunuz?” diye sorulmuştu... Okurların yüzde 12’si “kültür sanat” sayfalarımızı beğendiğini söylemişti.
Kültür sanat sayfamız yoktu!
Adını vermeyeyim, bir gazete, üniversite öğrencileri arasında “en çok okunan gazete” çıktı.. Öğrenci sayısı 2 milyon 600 bin, tiraj 20 bin.
Çok güvenirim anketlere...
Aslında biraz şüpheyle bakardım ama “Türkiye’nin en yakışıklı erkeği” anketinden “Turgut Özal” sonucu çıktığında, şüphem müphem kalmadı... “Türkiye’nin en seksi erkeği” anketi yapıldı, Profesör Ahmet Mete Işıkara çıktı. Sor hobilerimizi mesela... Banko ne çıkar? “Kitap okumak” çıkar.
Halbuki hepimiz biliyoruz ki, kıçımızı silmek için tükettiğimiz tuvalet kâğıdı miktarı, beynimizi parlatmak için tükettiğimiz kağıt miktarından fazla.
Demem o ki...
“Sürüden ayrılanı kurt kapar” tehdidiyle büyümüş bir topluma, ha bire, “en güçlü bu, güçlünün yanında saf tut” mesajı göndermek, “özgür irade”ye baskı değil mi?
Güya partilerin televizyon reklamı yapması yasak...
Ana haber bülteni ayaklarıyla, “Ankara temsilcisinin avanta aldığı adayı” önde göstermenin, o adayın bangır bangır televizyon reklamı vermesinden ne farkı var?
Soruyorum...
Zimmete para geçirenin yakasına yapışıyoruz da, “zimmete anket geçirmek” niye serbest?