Sanatçı, vazgeçemediği güzellik ideali ve kendini tamamıyla koparamadığı toplum arasında, kendisi ve başkaları arasındaki bu daimî geliş gidişte kim olduğunu keşfeder. Bu yüzden gerçek sanatçılar hiçbir şeyi küçümsemez; kesin bir hüküm vermek yerine anlamaya çalışır ve birinin yanında yer alacaksa da bu yalnızca Nietzsche'nin deyişiyle hâkimlerin değil işçi ya da entelektüellerden oluşan yaratıcıların hükmedeceği toplumun yanı olabilir.