Hasan İzzettin Dinamo'nun Savaş ve Açlar, Öksüz Musa romanlarından sonra serinin üçüncü kitabıdır.
Savaş ve Açlar'ın Musa'sı Sivas Öğretmen Okulunu bırakıp İstanbul'a Sanayi-i Nefise'ye ( Güzel Sanatlar Okulu ) yazılmak ister. İzmir'deki ablasından (Asile ) gelecek paraya güvenir. Ancak para gelmeyince parasız pulsuz sokaklarda kalır. WC Palas dediği yerler yatakhanesi olur. İstanbul'un arka sokaklarının kötülüğüne, çirkinliğine ve acımasızlığına tanık olur.
Arka sokakların ve İstanbul'un çirkin yüzünün ele alındığı bir eserde müstehcen bölümlerin olması da normal karşılanabilir.
İki su bir ekmek eder düşüncesiyle günlerce tarihi mekanların ve şadırvanların musluklarından su içerek karnını doyurmaya çalışır. Bencilliğin, fırsatçılığın derya olduğu İstanbul'da birkaç iyi insan çıkar. Kötülük deryasında birer ada olurlar.
Güvendiği yüksek dağlara kar yağdığını gören Musa, küçük bir tepede kurtuluşu bulur.
Eseri en iyi anlatan cümle:
"Ne yazık ki, mucizeler çağı da peygamberler zamanında kalmıştı. Bağdat Hırsızı'nın sihirli halısı da artık ortalarda yoktu. Masal, efsane çağları, artık kaldırımlara düşmüş insanlar için temelli geride kalmıştı. Yirminci yüzyılın kaldırımlarından artık demir tekerlekli korkunç araçlar geçiyor oraya kedi yavruları gibi düşmüş insanları, düşleri de çiğneyip geçiyordu." s. 253