... Nasıl olur da bir başka insanı bu kadar net içinde hissedebilirdi ki. Onu gördüğü her an, sahip olduğunu sandığı bütün organlarının aslında ne kadar bağımsız ve başına buyruk olduklarını bir kez daha algılıyordu. Yıllardır beraber yaşadığı kalbi artık başkası için atıyordu, beyni desen çoktan olay yerini terk etmişti. Kendi hücreleri bile dinlemiyordu adamı. Bir insanın hücresi neden bir başkası için kendi vücuduna ihanet ederdi ki... Ama adam bir şeyden çok emindi. Tüm hücrelerinin kendisini terk edeceğini de bilse, onu gördüğü tek bir anı bile dünyada hiçbir şeye değişmezdi.
Artık kaybın dayanılmaz olduğu çocuklar değiliz
Arkaik bir yanımız çocukluğumuzdaki gibi kalıyor. Büyüyememiş ve korkularından kurtulamamıştır. Korkunun yoğunluğu, soruna yalnızca çocukluktan kalma kaynakları getirebileceğimiz fikrine dayanmaktadır. Korkunç bir kayıpla karşılaştığımızda hâlâ aynı yaşta hissediyoruz. Ama aslında artık büyüğüz. Çok iyi başa çıkma kapasitemiz var. Bu ilişki başarısız olursa bir süre üzülürüz ama aslında yıkılmayız. Zihnimizin ilkel kısmının sandığı ve bir zamanlar olduğumuz kadar tehlike altında değiliz. Artık kaybın dayanılmaz olduğu çocuklar değiliz.
Reklam
İki yüz bu kadar sene evvelin insanlarını kendinde yaşıyor sanan adam, o kadar hayran olduğunu sandığı, sevmekten korktuğu, hatta artık sevdiğini kabul ettiği, bir daha göremeyeceği için üzüldüğü insanın kendisine söylediklerini doğru dürüst dinlememiştİ bile. Onu hiç anlamağa çalışmamıştı.
Sayfa 176 - Yaz yağmuru.
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Laurel in annesi babası ile ayrıdır. Bu boşanması ile Mary değişmeye başlar, kendinden çok büyük erkeklerle beraber olur ve o erkeklerden bazıları Laurel i de taciz eder, May yanına gelene kadar sürekli onun vücudunu sıkıştırır. Bundan kurtulup May de geldiğinde köprüye giderler. Laurel sevgilisinin arkadaşının ona yaptıklarını anlatınca May çok
Postacı Kapıyı Çalmayacak
Postacı Kapıyı ÇalmayacakAva Dellaira · Martı Yayınları · 20142,514 okunma
Eski insanların ölümle bu kadar barışık yaşamalarına mukabil modern insan ondan uzak durur. Ölümden (Yok olacağını sandığı için) korkar, ölüden ve mezardan çekinir. Onun istediği hastalıktan ve ölümden kurtulmuş bir dünyadır. Gerçi "ölümsüzlük isteği" insanlığın pagan dönemlerinden bu yana sürüp gelmektedir. Ölüm ancak "öte dünya" ile mâna kazanır. Geçtiğimiz senelerde meşhur bir mezarlığın kapısına Kur'an-ı Kerim'den bir âyet meali yazıldı: "Her nefis ölümü tadacaktır". Vaay, sen misin bunu yazan, kıyamet koptu. Neymiş efendim, insanlar zaten sıkıntı içindeymiş, bir de oradan gelip geçerken ölümle burun buruna gelmek istemezmiş. Ölümü hatırlatıp da rahatımızı kaçırmanın ne mânası varmış.
Sayfa 198Kitabı okudu
Hayattaki hedefim köpeğimin sandığı kadar iyi bir insan olmak. ~Anonim
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.