bi akşam uğradı bize ... saat epey geç oldu.. dedim Allah Allah sen bu saatlere kadar alisiz kalabilir miydin.. evet artık karışmıyor paranın tadı tatlı geldi dedi.. çıkarken bi baktım ayakkabısı ayaklarını gösteriyor.. vayy ali sana bu ayakkabıyı nasıl giydirir.. dedim ya tatlım karışmıyor artık bana ben çalışırken o çocukların başında bekliyor.. bak çantamın markasına nasıl artık kıyıyorum her şeyi alıyorum kendime çocuklara.. hmm bu saatte tek başına eve gitmene de mi ses etmiyor.. yok, o artık çocuklara bakıyor ben çalışıyorum, karışmıyor... iki yıl sonra baktım arabası olmuş şimdi de ev almış duydum.. ama ali yok artık hayatında yanında çocuklarına bakan aile akraba var elbette.. çok çalışıyor kazanıyor da... geçen yıl ali biriyle evlenmiş bu bizimki de sanırım aynı meslekten biriyle görüşüyor resmi nikahı yok mal varlığı bölünsün istemiyor tabi.. neyse dediğim gibi bi sıkıntı teşkil etmiyor...
Mücadeleye Değer Mi Bu Hayat?
Tüm duygularımı içimde bastırırken, insanları memnun etmeye çalışmak, beni mutsuz ve yalnız bir insan yaptı. İçimde biriktirdiğim çığlıklar, yine kendi içimde yankılandı. Zarar gören yine hep ben oldum. Ne kadar çabalarsam çabalayım her şeyi kendi başıma yapmaya çalıştığım için desteksiz kaldım. Zaman bir kez bile mutluluk getirmedi, aksine derdim oldu çıktı. Sanırım bir aydınlanma yaşayacak kadar zamanım yok bu hayat serüveninde. Sorarım? Mücadeleye değer mi bu hayat?
Reklam
"Bir varmış bir yokmuş masallarındaki yok olma kısmına geldik sanırım..." #dahimine
Soru cevap etkinliği part 2 :)
Herkese merhabalar.Bugün bir soru cevap etkinliği ile geldim.Birkaç kağıt hazırladım.Yayınevleri,yazarlar ve karakterler hakkında.Hangisini çekersem onlar hakkında yorumlar yazacağım.Haydi başlayalım. :) Soru 1=Güneşi söndürmem gerek serisi. Ben cep boyunu almıştım ren yayınlarından.Birinci kitabını beğenmiştim.Ama bana fazla uzatılmış gibi
Sema Kaygusuz ve Şule Gürbüz'ün anlatımını birbirine çok benzetiyorum ama Kaygusuz, Gürbüz kadar parmak sallamıyor okuyucusuna. Onda bir üstünlük belirtisi yok; aksine okuyucusu karşısında bir alçalmışlık, mahcubiyet var. Bundandır sanırım, incelikli betimlemeleri hep daha fazlasını anlatmak istiyor. "Bak canım, burada bunu anlatmak, bunu hissettirmek istiyorum" diyor. Gürbüz'de ise ayrıntılı betimlemecilik süslemeye varıyor. Okuyucunun konumu bir noktada önemsiz.
Kıçının koltukta oluşturduğu çukurluk sen kalktıktan sonra ilk başlarda hızla, sonra yavaşça, sonra çok daha yavaş bir şekilde koltuğun döşemesi eski şeklini alana dek kabaracak. İlk başlarda –gidişinin ardından ne düşüneceğimi, daha doğrusu o an herhangi bir şey düşünemeyeceğimi bildiğim için - çukur bölgenin sen yerinden kalktıktan hemen sonra
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.