Sema Kaygusuz ve Şule Gürbüz'ün anlatımını birbirine çok benzetiyorum ama Kaygusuz, Gürbüz kadar parmak sallamıyor okuyucusuna. Onda bir üstünlük belirtisi yok; aksine okuyucusu karşısında bir alçalmışlık, mahcubiyet var. Bundandır sanırım, incelikli betimlemeleri hep daha fazlasını anlatmak istiyor. "Bak canım, burada bunu anlatmak, bunu hissettirmek istiyorum" diyor. Gürbüz'de ise ayrıntılı betimlemecilik süslemeye varıyor. Okuyucunun konumu bir noktada önemsiz.