Tam altı yıl önce o zamanlar kendi kitap tarzımı bulmaya çalışıyordum.Sürekli önerilerine açık olduğum bir dönemdi. Kuzenim hediye olarak üç tane kitap almıştı bana bir tanesi de Kardeşimin Hikayesi. Aldım elime o gün boyunca bitirmeden bırakamadım. Ertesi gün matematik sınavım olmasına rağmen elimden düşmedi kitap. Sonuna o kadar çok şaşırmıştım ki yıllar geçtiği halde kim kıtabin adını söylese hemen sonunu unutamıyorum diye eklerdim. Benim için çok özel ve ayrı bir kitap. Her arkadaşıma, okumayı seven herkese önerdim . Okuyan arkadaşlarımdan da tam not aldı . Yıllar sonra okuma nedenim ise pdr okuyorum bir ödev için lazım oldu , raporunu yazmak için okudum. Yıllar geçmesine rağmen gelenek değişmedi yine elimden bırakamadım. Sonunu bildiğim için heyacanlı gelmez diyordum ama çok heyacanlı oldu . Altı yıl önce fark edemediğim çoğu şeyi ikinci okumam ile fark ettim . Kitapların üstünden yıllar geçince okunması yine gerekiyor diyorlar cidden çok haklılar. Çünkü insan gelişen ve değişen bir varlık. O süreç içerisinde düşünce yapısı değişiyor ve şekilleniyor . Farklı yıllarda yapılan farklı okumalarla altını çizdiğimiz yerler değişiyor. Kitapa gelecek olursa Zülfü Livaneli kalemini çok sevdiğim çoğu kitabını okuduğum bir yazar . Ben kendisini ilk bı kitabı ile tanımıştım. Sonradan diğer eserlerini okudum. Kitabın konusu aslında aşk ve aşkın insanın başına açacağı durumlar diyebiliriz kısaca