Ama aramızdaki bağ sanki mumyalanmıştı. Artık birlikte gülmeyi başaramıyorduk.
Çocukken sanki herhangi bir şeyin muhatabı gibi değil de her şeyin seyircisi gibiydim. Öyle bitimsiz bir hayretle bakıyordum etrafıma.
Sayfa 49 - Loras YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kaderin akıl almaz haritasında her şey sanki bu an için tanzim edilmiş
Neden hepimiz hayatı dolu dolu yaşamak yerine, hayatı monoton bir şekilde yaşıyoruz. Eğer yaşamak buysa biz yaşamıyoruz. Muhakkak bir şeylerin elimizden kayması ve acı günler mi yaşamamız gerek sanki? Bunlar ders olmadan anlayabilsek yaşamın değerini, her şey daha güzel olurdu.
Kalabalığa dâhil olduk mu, dikkat ediyorum, terbiye ve nezaketle münasebetimizi unutuyoruz. Kalabalık sanki ayıbı yutan ketum bir kertenkeledir, ne söylesek ve ne yapsak zannediyoruz ki onun boğazında medfun kalacak.
Evliliklerin neredeyse yarısı -kısmen de olsa- sanki her insanın sabit bir değeri varmış; gençliğin, güzelliğin, zekânın, statünün ve (özellikle de) servetin hesaplanabilir bir tümlevi varmış gibi " daha iyisiyle takas etmenin" ayartması yüzünden boşanmayla sonuçlanıyor. Bu yeni düzenlemeler sık sık içi boş evliliklerle sonuçlanıyor.
Sayfa 8 - SaYKitabı okuyor
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.