nur.

152 syf.
9/10 puan verdi
alanla ilgili okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. resimlerin psikojimizden bir parça olduğu düşüncesi her seferinde kanıtlanıyor. staj yaptığım dönemde hastanede de çocuk resimleri analizi yapılıyordu ve gerçekten çocukların anlayamayacağımız birçok durumu hakkında bilgi sahibi olabiliyorduk. yorumlamasının kolay olduğunu düşünmüyorum, hemen yargıya da varılmamalı ama gözlemlerle birleştiğinde bize ipuçları verebilecek en güzel testler olarak görüyorum. üstelik sadece çocuklarda da değil, yetişkinlerde de birçok yorum yapabiliriz. resim analizleri konusunda kesinlikle önerebileceğim bir kitap, sadece alanda olmakla da ilgisi yok anne-babaların okuması gerektiğini düşünüyorum çünkü çocukları sadece konuşarak anlamamız mümkün olmayabiliyor. onların oyunlarına ve çizdikleri resimlere göre anlamaya çalışmak işimizi kolaylaştırabiliyor. çocuklar sorunlarını bu şekilde çözümlemeye çalışıyor, gözümüzden kaçan anlayamadığımız durumlar için de tüm bunlar bize bir yol gösterici. *kitapla ilgili tek sorunum yazım yanlışlarıyla karşılaşıp durmak oldu, bir düzenlemeyle harika olur diye düşünüyorum ama olsun.
Çocuk Resimleri Analizi ve Psikolojik Resim Testleri
Çocuk Resimleri Analizi ve Psikolojik Resim TestleriSultanberk Halmatov · PEGEM AKADEMİ YAYINCILIK · 201570 okunma
Reklam
144 syf.
6/10 puan verdi
·
Read in 5 hours
Sevip sevmediğime emin olamadığım bir dili vardı yazarın, anlamakta da güçlük çektim nedense. Beni zorladı ama bırakmak da istemedim, elden ele geçip duran on liretle sürüklendim ben de. Birbirimizden bihaber de olsak olayların içinde bir şekilde temas edip varlığımızı birbirimize kanıtlıyoruz sanki, bunu hissedebilmek de güzeldi. Yer yer isimleri de kaçırdım sanırım -bu beni kötü bir okur yaptı :d- ama olsun. Rosalia di Credo için bir mektup yazdım sonuna. Bu karmaşa geçtikten sonra o bölümü tekrar okuyacağım. Hayal ürünü olabilecek kadar da gerçekti çünkü. Önsözden de özetle düşle gerçekliğin hayat denen bütünde birbirine karışmalarıydı*
Düş Parası
Düş ParasıMarguerite Yourcenar · Metis Yayıncılık · 2015150 okunma
184 syf.
9/10 puan verdi
Uzun zamandır okuduğum en iyi kitaptı. Tabii bu şekilde özetleyip geçmeyeceğim ama kitapta yer alan tespitlerle birlikte "aa evet ya var böyle bir şey" hissini yaşadım. Kendimi ve çevremdeki birçok insanı da görebilmem de mümkün oldu. Her şeye geçmişle ve orada yaşanılanlarla bakmak mümkün değil elbette ama hayatımızı başlangıç noktası olduğu için epey şekillendirdiği de aşikar. Yazarın bu konudaki düşüncelerinin kendi düşüncelerimle aynı olmadı da beni mutlu etti. Sürekli travmalarımızdan bahsetmenin ve ebeveynlerimizin bize yaptıklarını düşünerek davranışlarımıza kılıf uydurmanın hayattan ve sorumluluklarımızdan bir kaçış olduğunu düşünüyordum ben de. Zaten kitapta da şu şekilde özetlenmiş: "Geçmiş yeniden yaşanamaz." Buna ek olarak kitapta en çok sevdiğim ve etkilendiğim tespit ise umutsuzluk ve üzüntünün uyuşturucu bir madde gibi kullanılmasıydı. Acının sınırlarının belli olmasından ve diğer insanlarla ilişkilerin sürdürebilmesini sağladığından bahsediliyordu. Biraz düşününce toplumda iyi bir şeymiş gibi romantize edilen acının ve hüznün bizi nereye götüreceği belirli olduğundan seçtiğimiz güvenli alanlar olduğuna ikna oldum ki zaten yine kitapta da bahsedildiği gibi varoluşumuzdan bu yana kahır ve üzüntüden doyum sağlamak bir yaşam biçimi, diziler, filmler ve dinleyip durduğumuz o şarkılar... Herkesin okumasını düşündüğüm bir kitap oldu kısacası. Okuyacak olanlara iyi okumalar dilerim. Davranışlarımızın nedenlerini ve nasıllarını keşfedebilmek için...
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201923.1k okunma

Reader Follow Recommendations

See All
158 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 5 days
sahafta denk gelip aldığım bir kitaptı, nedense kendimi yazarın dünyasında hissedemedim. yine de genele baktığımda sona doğru sevdim, en sevdiğim alıntıyıyı ekleyeyim: acı ve yoksulluk, insanı içten kılar. ben daha da ileri gidip, çekilen acının sevinç yarattığını söyleyeceğim. kolay elde edilen mutluluğun kaypaklığı, kazanılmamış zevkin bayağılığı, narsis gibi duygusal mutluluklar, sinirlerimizi bozar, insanı yaşamın asıl insanca değerlerinden yoksun bırakır ve büyük acılarla karşılaşmamış insanlara özgü zayıf yaşam kaynaklarını kurutur. bu kaynaklar da doğadaki su kaynakları gibi, düzenli bir şekilde, her geçen gün biraz daha gür akabilmeleri için ele alınıp işlenmeleri, genişletilmeleri, derinliğine kazılmaları gerekir. oysa sevinç kaynaklarımızın akışını fazlalaştıracak tek bir kaynak vardır; acı! evet yalnızca o içten kılar bizi, ama acıyla yoğrulan insanın kendine ters bir hayranlık duymaması koşuluyla; çünkü ömür boyu kuş gibi hafif olmak gerekirse, elimizden akıp giden altınların hafifliğini hissetmek, bitlerin kalıcı izlerini taşımaktan çok daha iyidir. yoksulluğun hayranı olmadım, ayrıca da onun verdiği budalaca acıya hiç hevesli değilim; ama bir kez onun denizine düşünce, gülünç bir umutsuzluk içinde, suyun yüzünde kalmaya çabalamaktansa, en dibine inmeyi yeğlerim: sizi ürküten, bende gördüğünüz bu yazgıya boyun eğiş, sessizlik ve dinginlik bundandır işte.
Arkadaş
ArkadaşPanait Istrati · Varlık Yayınları · 20121,552 okunma
191 syf.
9/10 puan verdi
kitabı okumaya şule gürbüz'e önceden okuduğum bir kitabıyla uzak kalmış bir şekilde başladım. yazara karşı farklı bir sevgisizlik ve uzaklık hissediyordum nedense. fakat bu kitabıyla öyle içine aldı ki beni, sanki farklı hayatların içinde bir gözlemci olarak dolaştım durdum. farklı bir dili var, yaşamı kapsıyor diyebilirim. birçok hissimde bir anlam buldu cümleleri. kitabı sonra tekrar okumak için okudum sanki, bir şeylerin altını çizip notlar alamadım çünkü neredeyse her yere notlar yazmam gerekiyordu. bunu başka, sessiz sakin bir zamana ertelemem gerektiğini düşünerek bitirdim kitabı. metroda veya trende okunursa ayrıca güzelleşir diye düşünüyorum, uzun süren bir yolculukta farklı hayatları hissedebilmek çok mümkün. benim için en anlamlı yerler metroda okuduğum yerlerdi nedense. kulaklığımda çalan müziği ekleyeceğim, ne alaka bilmiyorum ama rastgele çaldığında her şey bambaşka bir anlamla bu yolculukta kalbimde yerini aldı. open.spotify.com/track/4dEgWbPJd...
Coşkuyla Ölmek
Coşkuyla ÖlmekŞule Gürbüz · İletişim Yayınevi · 20211,936 okunma
Reklam
243 syf.
10/10 puan verdi
Ahmet Uluçay'ı ve hissettiklerini kendi hislerime benzettiğim için kitap hakkında bir şeyler yazmak istedim. Cümlelerinde kendimce anlamlar buldum ve bir yaşamı okudukça çok farklı hissettim. Sinema konusunda bir dert olarak içimde kalacak yaşanılanlar. Sinema için bunca acıya değer mi diye düşündükçe sinema ya da herhangi bir şey, tutkularımız ve arzuladıklarımız için bir şeylere değiyor olmalı diye ikna ettim kendimi fakat bu acı, bir yaşama fazla gelmiş olsa gerek. Üzülmeden ve bir şeylere öfkelenmeden okumak da imkansız sanki. Yine de Uluçay'ın bir inançla bir şeyleri devam ettiriyor oluşu, vazgeçmemesi ve yaşama karşı duruşu beni çok etkiledi. Onunla benzerliğimin bu noktada biraz ayrıldığını düşünerek cümlelerine ve bakış açısında yakınlaşmak istedim okurken. Bir inançla ve ne kadar zorluklarla da olsa vazgeçmeyerek bunca acıya değdiğini görebilmek mümkün. Bu durumda okurken hissedilen üzüntü ve öfke yerini bir şeyleri doğru yapmaya çalışmanın ve doğru kalmaya -yine bu zorluklara rağmen- devam edebilmenin yüceliğine bırakıyor. Sanırım yaşam da böyle bir yer, kendisinin de kitapta bir başka konu için belirttiği cümleyle şu şekilde cevaplandırdım, yaşamı seviyor muyum sorusunu: "... rağmen, belki de, hâlâ, hem de çok..." Ahmet Uluçay benim için hep özel birisi olacak kalacak, umarım bakış açımızdaki benzerlikle birlikte onun gibi hislerle sinema için bir şeyler yapabilirim. Son olarak iyi ki okumuşum ve bir yaşamı tanıyabilmişim dediğim bu günceyi herkese öneriyorum. Örnek alacağımız ve değiştirmek için çabalayacağımız şeylerle karşılaşabilmek dileğiyle. Sevgiler.
Sinema İçin Bunca Acıya Değer Mi?
Sinema İçin Bunca Acıya Değer Mi?Ahmet Uluçay · Küre Yayınları · 2018227 okunma