Simyacı'yı okumayı hep erteledim. Sebebi de herkesin çok sevdiği bir kitabı okurken bende seveceğimi düşündüğüm için değer verip en rahat okuyacağım zamanda her cümlesini anlayarak okumak istememdi.
Sonunda o gun geldi ve bir çırpıda okudum. Yalniz bir çırpıda okumam aşırı beğendiğim için olmadı. Cok kolay okunuyor, akıcı, konular merak uyandırıcı ilerliyor ama sona doğru bi hayal kırıklığı yaşadım. Belki de Simyacı ya benzer kitaplar okuduğum için bu kitap bana enteresan gelmedi. Ve ya fazla beklentiye de girmiş olabilirim.Olaylar çok basit ve üstünkörü anlatılmış hissine de cok kapıldım. En sevdiğim bölümü Billuriyeci ile yaşadığı zamandı. Mesnevi den ornek alınan ve herkesin çok sevdiği hikayeyi anlatan bölümüde eskiden bir yerlerden duymuştum, bildiğim bir hikayeydi. Sanırım kitabı okumaya geç kalmışım.
İçerik olarak çok benzemesede felsefi ve mistik olarak benzeyen Âmâk-ı Hayal, Puslu Kıtalar Atlası, Siddhartha, Ölümsüz Kardeşin Gözleri kitaplarını daha cok sevdim. Belki bunlardan önce Simyacı'yı okusaydim herkeste bıraktığı o etki bende de olurdu.. bende eksik kalan bir kitap oldu.
Ama herkesin kolaylıkla okuyacağı akıcı ve sürükleyici bir kitap olduğunu rahatlikla soyleyebilirim.