"Umberto Eco'nun Gül'ün Adı adlı romanının sonunda yakılan kitaba üzülen kaç kişi vardır bilmiyorum ama Saraybosna'daki savaş sırasında camları kırık evinde soğuktan donarak ölen bir şair vardır. Şairden uzun zaman haber alamayan arkadaşları evine giderler. Kapı açılmayınca kırmak zorunda kalırlar, evin içinde gördükleri manzara karşısında diken diken olan tüyleri soğuktan taş kesilir. Çünkü şairin ayakkabıları bile ayağında değildir. Sonradan anlaşılmıştır ki soğuktan donmamak için yakmıştır onları ama evinin duvarları kitap dolu olan şair, bir tek kitabını bile yakmamıştır soğuktan donacağını bile bile."
Sayfa 14 - Yanan Kütüphaneden Doğan KitapKitabı okuyor
222 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
Fransız yazar Guillaume Musso’dan okuduğum ilk romandı Yazarların Gizli Hayatı. @selkoray hikayesinde bu kitabı paylaşınca, kapağının güzelliğine bayıldım ve hemen alıp kitap hakkında hiçbir şey bilmeden okumaya başladım Kitap, Akdeniz’in en güzel adalarından biri olan Beaumont’ta inzivaya çekilmiş yazar Nathan Fawles hakkında gizemli bir kurguya sahip. Yazarın hayranı olan aynı zamanda kendisi de bir kitap yazmış olan Raphael Bataille, Nathan Fawles’ın yazarlığı bırakmasının sebebini merak ettiği için, 2018 Sonbaharında adadaki bir kitapçıda çalışma bahanesiyle Beaumont’a gelir. Saraybosna, Kosova ve Balkanlar’da yaşanan katliamlara kadar uzanan gizemli bir sırrın peşinde, İsviçreli kadın gazeteci Mathilde Monney’in de adaya gelmesiyle gelişen olaylar, vahşi cinayetler ve ters köşe sonlarla keyifli bir okumaydı. Kapağına bayıldığım denli bayılmasam da kitabı yine de çok sevdim
Yazarların Gizli Hayatı
Yazarların Gizli HayatıGuillaume Musso · Epsilon Yayınevi · 202313 okunma
Reklam
Gözlerin ipekyoludur ömrümün Gözlerin tarihçesi yaşayıp öldüğümün Ihlamur ağaçların altında bir Saraybosna hatırası Sen Ben ve Deniz. Bir de rüzgarın örttüğü gençliğimiz Rüya bu, oturur konuşurmuşuz Sen Ben ve Deniz. Sen Ben ve Deniz ...
Sayfa 550 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Birinci Basım: Şubat 2015, İstanbulKitabı okudu
Hayat yalnızca yaşadığını bildiğinde kıymetlenir.
Şimdi her şeyi baştan öğreniyorum. Bu mayıs, bereket kelimesinin anlamını öğrendim. Ağaçların altındaki çayırda o kadar çok kiraz vardı ki gönlümce, sadece güzel, sulu kirazlar toplayıp yiyerek gezdim. Seçme imkanı, bereket budur.
Saraybosna, şimdi bizim için de bir sımsıcak türküdür, bir hazin ağıttır. Yüzyıllardan beri Türk'ü dile getiren bir yanık türkü. Avrupa'da yıkılmaktan kurtulan köprülerimizden bazılarına, 20. yüzyıl sanat tarihçileri hep hayranlıkla bakıyorlar. Yugoslavya'da Mostar Nehri üzerine en zarif ölçülerle kondurulan Mostar Köprüsü, Türk'ün sanat şaheserleri arasında. Fransız yazarlardan A. Poullet, Mostar Köprüsü için şunları yazmış: "İnşasının, emsaliyle mukayese kabul etmez cür'eti karşısında sarsıldım. Venedik'in mimarî harikası sayılan Realte'den bile genişti." Avusturyalı yazar Michel'in duygularıysa şöyle: "Taş kesilmiş bir hilâl... Bütün dünyada eşi olmayan bir şaheser!"
Sayfa 14 - Yakın Plan YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
206 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
Kitabın yazarı Harun Hociç Bey ile 17 Nisan 2024 günü Saraybosna'da Umut Tüneli'nde bize yapmış olduğu rehberlik vesilesiyle tanıştım ve kitabını oradan aldım. Öncelikle bu tevazu sahibi ve kahraman komutan sözlerine ''Gazze'yi takip ediyor musunuz? İşte Bosna'da masum müslümanlar aynı kaderi yaşadı'' diye başlayarak gözlerimi doldurdu... Kitaba gelecek olursam, bu kitap, 1992 ile 1995 arasında devam eden saldırılarda Bosna Hersek'e karşı yapılanlardan yazarın anıları ve gördüklerini anlatıyor. Yazar bu kitabı yazma sebebinin olanları, gördüklerini anlatmak ve unutulmamasını sağlamak olduğunu söylüyor. İçindeki birçok hikaye, özellikle 7.Müslüman Tugayı'nın hikayeleri kahramanlık ile hüzün bir arada olduğu için insanı duygudan duyguya sürüklüyordu. Bizlerin Bosna Savaşı hakkında bilgisi genel olarak serbest bölgeye ulaşmaya çalışan ve korkunç bir soykırıma uğrayan Srebrenica'dan ibaret; ancak bu kitapta o vahşet ve soykırım değil, müslüman Boşnakların askerlerinin amansız mücadelesi anlatılıyor. Kitabı genel olarak çok beğendim ancak Türkçe dili ve redaksiyonun acilen elden geçmesi gerektiğini şerh etmeliyim.
Temiz Bosna Toprağına Secde
Temiz Bosna Toprağına SecdeHarun Hociç · Vatandaş Derneği Yayınları · 201823 okunma
Bazen öyle kalpsiz muamelelere maruz kalıyor ki insan; hakkını aramak, derdini anlatmak, hatta öfkelenmek bile istemiyor. Üzülüyor yalnızca. Bir insan bir insana bunu niçin yapar, merak ediyor. Milenko Yergoviç'in Saraybosna Marlborosu'nu hatırlayın: "İnsanın kalbi, yalnızca doğru yere hafifçe vurduğunuzda yumuşarmış."
Sayfa 6
Sanki Hiç Olmamış Gibi..
Bir şehrin sadece o andaki mutluluk ve huzuruna odaklanmanın, insanı aslında ne çok yanıltabileceğinin canlı bir örneğidir Saraybosna.
Uçmak uçmak uçmak geçiyor..
"içimden buhara geçiyor. tifis, tahran geçiyor. beyrut, saraybosna, marakeş geçiyor. içimden kadim medeniyetin bir yapısında aniden bir toz zerresi olmak geçiyor. diyar diyar gezmek durmamak. beklememek. rüzgarın estiği yöne doğru.. belki, yani mümkün olsa geçmişe doğru.. içimden yünusla, pir sultan abdal'la, galib dede'yle dost olmak geçiyor. sonra hacı bektaşlarla, somuncu babalarla, erzurumlu emrahlarla tanışık olmak geçiyor. İçimden şeyhülislam yahyâlarla, ibrahim hakkılarla.. adını unuttuğum, saymakla yetiremeyeceğim onca güzel insanla aynı mecliste olmak geçiyor. aynı mecliste olup aynı dertle gözyaşı dökmek geçiyor. uçmak, uçmak, uçmak geçiyor. koca bir medeniyeti karış karış bilmek geçiyor. kâh bir cami duvarında bir çiniyle arkadaş olmak, kâh bir kuş evinin tepesinde kuşların arasına karışmak çekiyor içim. içim, türklerin mavisine, doğu'nun capcanlı renklerine boyanmak çekiyor içim, en çok pamuk şeker yiyen bir çocuğun yüzündeki tebessüm olmak çekiyor."
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.