Salih Mirzabeyoğlu gideli 6 sene oldu. Nereye gitti? Kime sorsanız bunu size şüphesiz söyler: En yükseğe… Peki geride ne bıraktı? Eserleri… Baştanbaşa kurtuluş reçetesi hâlinde İslâmî dünya görüşü, Büyük Doğu-İbdâ… “Bir de İbdâcıları bıraktı” diyemiyor insan, çünkü O her ne kadar gitmeden hemen önce kaleme aldığı bir eserinde “çocuklarımın günü
Ne ki, çıkmasına ramak kalmış bir gırtlaklaşmayı, sarhoş kaptanın öfkesini üstüme çekme pahasına da olsa engellediğim için memnundum. Böyle delibozuklara fazlasıyla alışkın olmama karşın, bir adamın bu kadar çok küfrü birbiri ardı sıra yağdırdığını duyduğumu hiç sanmıyorum. Doğrusu, uysal biri olduğum halde, bazılarına katlanmakta zorluk çekmiştim. Ama kaptana çenesini kapamasını söylerken, batan bir gemiden kurtarıldığımı, parasal olanaklarımdan yoksun kaldığımı ve bilet paramın ödenmemiş olduğunu, gemi sahibinin eliaçıklığına -ya da uyanık yatırıma- bağımlı duruma düştüğümü unutmuştum tabii ki. Kaptan bunu bana fazlasıyla ağır bir biçimde hatırlatmıştı. Ama hiç olmazsa bir dövüşü önlemiştim.
Ne bir söz, ne düşünce, yalnız bitmeyen düş
Ve yüreğimde sevgi; büyük, sonsuz, umutlu
Çekip gideceğim, çingene gibi, başıboş
Doğada, -bir kadınla birlikte gibi mutlu
Ünlü bir Sufi olan Mevlana Celaleddin Rumi şöyle demiştir:
Güneş ışığında toz benim, güneşin küresi ben.
Toza kal diyorum. Ve güneş ışığına yuvarlanmaya devam.
Sabahın pusu benim. Akşamın rüzgarı ben.
Korunun hışırtısı, denizin uğuldayan dalgalan benim.
Geminin direği, dümeni, dümencisi ve gemi benim.
Mercan kayahğı benim, onun üzerinde kurduğu.
Hayat ağacı, dallarındaki papağan benim.
Sessizlik, düşünce, dil ve ses.
Flütün sesi ve kişinin ruhu benim.
Taştaki kıvılcım, altın ve metaldeki panltı benim.
Kandil ve etrafındaki kanat çırpan kelebek,
Gül ve onun kokusuyla sarhoş bülbül,
Varoluşun zinciri, kürenin çemberi benim, Yaratılışın, yükseliş ve düşüşlerin terazisiyim.
Olan da olmayan da benim. Ben - O bilen sensin,
Celaleddin, O söyle - Her şeyde ruh benim.
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT
1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
Çakır Ağa, İsa
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT
Olay Örgüsü
1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
Euripides Kyklops satyrikon dramasında ağırlıklı ola rak Homeros'tan esinlenmiştir. Sapa bir adada yaşayan tek gözlü dev onun eserinde de yamyamdır, tanrıları ve adaleti umursamaz. Ama Euripides bu karaktere komik unsurlar da ekler. Kyklops sarhoş olup sendeler, yaşlı Silenos'a karşı cinsel arzular duyar, geğirir, yellenir ve bet sesiyle şarkılar söyler. Euripides'in Polyphemos'u Homeros'unkinden biraz daha insancıldır. Şair eserini satyrikon dramanın formatına uydurabilmek için kurguda Satyrler korosuna da yer verir. Homerik hymnoslarda yer alan Dionysos'un korsanlar tarafından kaçırılması temasını maiyetindeki Satyrlerin bir ge miyle onu aramaya çıkmasıyla zenginleştirmiştir. Gemi şiddetli rüzgarlarla Kyklopsların adasına sürüklenince Silenos ile Satyrler Polyphemos'un kölesi olurlar.
KyklopsEuripides · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020512 okunma