"Babam
İnatsın
İnat
İnatçı adamın saçı yatık olmaz.
Keşke annene benzeseydin."
Pehlivan Süleyman'ın torunu, Bulgar Sosyalist Ali'nin oğlu birinci tekil şahısın hikâyesi. "Birinci tekil şahıs" dememin sebebi ise, anlatıcı karakterinin isminin geçmemesi. Mustafa Kutlu'nun yazdığını düşünürsek, "Mustafa" diyebiliriz birinci tekil şahısa. ("Uzun Hikaye" isimli filmde "Mustafa" karakteri geçmekte. Baktığımızda kitabın yeni basımlarındaki kapak fotoğrafı da, "Uzun Hikaye" filminden.)
Kitabın dili oldukça samimi, ki yazar öyle bir samimiyetle yaklaşıyor ki, gerçek hayattan anılarını yansıtıyor hissi veriyor. Çok fazla zaman ve mekan kavramı da geçmiyor, o da kitap için olumsuz bir taraf bana göre. Genel olarak kitaplarda zaman ve mekan kavramı üzerinde durulur, fazla fazla betimlemeler yapılır. Burada çok fazla zaman ve mekan kavramı geçmiyor. Daha çok anı hissi veriyor.
2000 yılında basıldığı için geçmişin o polemik havasını da iyi bir şekilde yansıtıyor yazar. Olay bazında değil de, siyasi olarak gidişatı değerlendirme bazında. Siyasi olarak gidişat da değişmedi aslında pek, yine aynı tas aynı hamam havasında. Yine o ağam-paşam havasında olup, eğilenler var kitapta tespit ettiği gibi. Ali karakteri gibi isimler olursa bilinçli, işte o zaman bir şeyler olur. Nasıl bir şeyler olur? Hakkını arayarak, korkmayarak.
Uzun HikâyeMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 202336.7k okunma
"Elə dayanırsan, elə baxırsan,
elə bil qarşında quru bir daşam.
İpək saçlarını öpüb oxşayan
elə bil hardasa mən olmamışam.
Səni dostlarımla, tanışlarımla,
mən tanış edərdim nə vaxtsa bir-bir.
İndi özgələri yad ehtiramla
Neyzen Tevfik: pür-ü pak, ızdırap verecek kadar derin bir zeka. Müziğin, edebiyatın, akıl hastanelerinin koridorlarında geçen bir ömür. Hakkında neredeyse herkesin hemfikir olduğu nokta: Fazla algılayış gücünden, hassas bünyesinden ötürü kendini içkiye, neye verdi.
Önce şiirlerinden değil de hakkında yazılanlardan başlayayım. En çok Sadri Ertem
Yazmak hastalığım tuttu yine. Delicesine yazmak geliyor içimden kelimeler kusana dek. Yazılmaktan takatsiz düşen sözcüklerim olsun istiyorum. Yine geldi işte bak yağmur ,aşk ve şiir mevsimi. Bir cümlede saçlarını başka bir cümlede gülüşünün o buğulu esintisini yazsam acaba içimdekileri anlatmaya yeter mi? Çürüyen zaman ve kararan sema yeni güne
Paşa, Şair Nedim'e sorar:
"Dünyanın en büyük cihangiri kimdir?"
Şair Nedim şöyle cevap verir:
" En çok gönüller fetheden kimse; işte en büyük cihangir odur, paşam."
Merhaba sevgili okur,
Ciğerdelen’i okuyan tüm okurların ortak bir kanaati var, ben de onlara katılıyorum efenim. Bu kitap okurunda ciğer bırakmıyor. Ciğerdelen’e sadece bir aşk romanı demek büyük haksızlık olur. Fazlasıyla geniş kapsamlı bir roman. Bilen bilir aşk temalı kitapları pek tercih etmem ama bu kitapta öyle aşklar var ki aşktan öte,