Zira bu demirdeki maddenin tüm parçaları, birbirlerine sarmaş dolaş olduklarından birleşmelerinden ötürü güçlerini artırırlar, sıkış­mış olmaları sebebiyle sonuçta aza karşı mücadele etmek üzere kendilerini daha kalabalık bulurlar.
Aklım sana sarmaş dolaş.
Sayfa 43 - Medusa - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bedenlerin geride durduğu, ruhların sevgiyle beklediği, yalnızca fikirlerin sarmaş dolaş sevgili olduğu düşünsel aşklar...
Mutsuz oluruz, Böyle de varız, bil istedim, Sarmaş dolaş olmadan da bütün olabilir iki beden, Mesafeler yalnızca coğrafya kitaplarında önemlidir.
Gel bulutsuz masalara yaslan Elimi tut büyüsün Yüzüme bak çalsın İçimdeki çalar saat Dönüş yollarında sarmaş dolaş Vapurlar geçsin aramızdan.
Sokaklarda insanlar birbirlerini doğarken aşıklar gene sarmaş dolaş sevişebiliyorlardı. Güzel!
Reklam
Tut ellerimi, sakınma... Bak çevrene, herkes sarmaş dolaş. Onun yüzünden seçtim felsefeyi.
İçimde sarmaş dolaş karmakarışıktı büyük, uzak iki şehrin hasreti.”
Evet, veba bitmişti, korku da ve şimdi sarmaş dolaş olan kollar aslında en derin anlamıyla sürgünün ve ayrılığın ne demek olduğunu anlatıyordu.
Evim
Ahşap ev; camlarından kızıl biberler sarkan! Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün, arkan! Kefensiz bir cenaze, çırılçıplak, ortada... Garanti yok sen gibi fâniye sigortada! Eskiden ne güzeldin, evdin, köşktün, yalıydın! Madden kaç para eder, sen bir remz olmalıydın! Bir köşende annânem, dalgın, Kur'an okurdu; Ve karşısında annem, sessiz gergef dokurdu. Semaverde huzuru besteleyen bir şarkı; Asma saatte tık tık zamanın hazin çarkı.. Çam kokulu tahtalar, gıcır gıcır silinmiş; Sular cömert, "temizlik imandandır" bilinmiş... Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler. Ölçülü uzaklıkta, yakın beraberlikler. Seni yiyip bitiren, kırk katlı ejder oldu; Komşuluk, mâna ve ruh, ne varsa heder oldu. Bir yeni nesil geldi, üstüste binenlerden; Göğe çıkayım derken boşluğa inenlerden.. Seninle sarmaş dolaş, kökten bozuldu denge; Vuran kimse kalmadı bu dâvayı mihenge... Şimdi git, mahkemede hesap ver, iki büklüm; Cezan, susuz, ekmeksiz, olduğun yerde ölüm!.. Evim, evim, vah evim, gönül bucağı evim! Tadım, rengim, ışığım, anne kucağı evim! (1982)
Sayfa 333 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARI / DEKORKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.