Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Soğuk tene temas eden sıcak su, zamanı dondurmuştu. Gözlerini kapatıp bedeninden dökülen suyun sesi ve duş başlığının istikrarlı uğultusunu dinlemeye başladı. Şu anda ölebilsem güzel olurdu, dedi içinden. Sular kesilinceye kadar kokmam heralde, diye ekledi. Teni üzerinde kimi menderes kimi bir şelale olarak akan suların altında kendini kadim bir dünya gibi hissediyordu. Sanki üzerinde sonsuz savaşlar verilmiş ve hayat son bulmuştu da tabiat kendisini onarıyordu. Şefkatle ısınmış yağmurlar, bir sarmaşık olup sarıyordu onu. İçinde bir okyanus, diplerini arıyordu.
Doruklara tırmanıyor patika Doyumsuz bir sarmaşık gibi, İte kaka yürüyorum kalabalıkta Sesim tanınmaz bir çocuk sesi
Sayfa 75 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zeynep daldı. Aynı anne babanın aynı şekilde yetiştirdiği iki kardeş... Ağabeyi ve kendisi... Nasıl olup da bu kadar farklı olmuşlardı? İkisi de ülkesini sevdiğini düşünüyor; ikisi de ahlaklı, doğru yolda ve dürüst olduğu kanaatinde. "Daha da ilginci, ikimiz de birbirimizin yolunun yanlış olduğundan eminiz," diye düşündü Zeynep. "Belki de Atatürk'ün tepeden indirerek ve uygun gördüğü biçimde dayattığı modernleşme aksak bir demokrasi yarattı. Şimdi Osmanlı'nın kalıntıları ve uzantıları ile bir asra yaklaşan Cumhuriyet, asla gerçekleşmemesi gereken ama bir kez yapılıp eşlerin öyle böyle dayandığı itiş kakış evliliklere dönüştü. İşte bana teklif ettikleri de aynısı... Ya da..." Düşündükçe aydınlanıyordu insan; ama yanlışını bularak ama fikirde derinleşerek... "Hep böyle sinsisiniz," diye düşündü, öfkelendi. "Önce güler yüzle, ılımlı ılımlı yanaşın, sonra elini vereni saldırgan bir sarmaşık gibi sarıp kapatın...
Sayfa 173 - Sözler: Şimdi ellerindedir Poseidon'un yabasıKitabı okudu
Zira " sarmaşık", "sarmaşık gibi sevdiğine sarılan ve onu esir alan " anlamına gelen 'aşk' beşeri sevgiyi ifade eder.
Sayfa 230
Kıyıda, iki katlı, üçgen alınlıklı ahşap bir evin önünde, biraz sonra evden çıkacak olan bir kadını bekliyormuş gibi ayakta dikilen, giysileri ve duruşu ile eve ve kıyıya yabancı, ince uzun bir adam vardı. Adamı tanıyordum. Bir filmde, ağaca çıkıp, “Kadın istiyorum!” diye uluyan oyuncuya benziyordu. Beklediği kadın, tiz kahkahalar atan, balık etini geçkin, gül desenli, tek parça pazen giysiler giyen, gerdanında ince çizgiler belirmiş, terleyen bir kadındı. Ev, çevresindekilerin tercihlerine karışmayan, bu tarafsızlık nedeniyle, kendi kaderine sahip çıkma yeteneğini kaybetmiş ve şimdi bir dekor gibi sadece ön yüzü ile mevcut bir evdi. Kadın ise yıllar önce arka kapıdan, başka biriyle kaçmıştı. Evi saran sarmaşık her şeyi biliyor ve susuyordu. “Evi yak,” dedim adama, “yak ve git.”
Aşk, sarmaşık anlamına gelen “ışk” kelimesinden alınmıştır. Sarmaşık, sarıldığı yeri nasıl kaplarsa, aşk da girdiği kalbi hatta insanın vücudunu öylece sarar.
Reklam
O,kalp atışlarını avucumda hissettiğim ilk adamdı ve ben bu yüzden çok şanslıydım.
Ne içindeyim zamanın
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgârda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükûtu öğüten Uçsuz bucaksız değirmen, İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş. Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim. Ahmet Hamdi Tanpınar
Sayfa 69 - Adam YayınlarıKitabı okuyor
"Ben bazen kendimi mezarlık gibi hissediyorum, Kimsenin uğramadığı bir mezarlık ama içinde bir ruh taşıyor; hala can olsam bile bir mezarlığın içindeymişim gibi geliyor, Korel."
“…asalak bir sarmaşık olma sakın. Varsın olmasın boyun bir söğütünki kadar. Yaprakların buluta erişmezse bir zararın mı var?”
Reklam
Kendimle kendim arasında gidip gelen yeni bir yol açtım. Günler; niçin uzadığını, niçin kıvrıldığını bilmediğim bir sarmaşık gibi dolanıp durdu boynuma. Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım...
Ali Ayçil
Ali Ayçil
Müştak Serhazin
Çünkü şahane bir aşk, harcanmış bir hayat demektir. Çünkü gerçek aşk, acımasız bir sarmaşık gibidir. Nasıl ki sarmaşıklar sarıldıkları kocaman ağaçlar dahil etraftaki bütün bitkileri boğar, öldürürse aşk da kendisinden başka hiçbir duygunun yaşamasına izin vermez. Aşkta başarının, mutluluğun ve ahlakın yeri yoktur. Sadece acı ve güzellik... Gitgide tümüyle acıya dönüşecek bir güzellik. O sebepten final genellikle trajiktir...
Everest YayınlarıKitabı okudu
Bakışları değil, sözleriydi silahın ta kendisi. Ve ben, beni alnımın çatından, yüreğimin tam ortasından vuracak o silahın önüne çoktan kendi isteğimle geçmiştim.
Zaman ilaç olur, demişlerdi. Olmadı. Geçer, demişlerdi. Geçmedi. Sanki herkes bile isteye kandırmaya devam ediyordu beni. Ne yaralarım kabuk bağlıyordu ne de ben alışıyordum. İçine düştüğüm bu bilinmezlik denen çukurda aldığım her nefesle dibe batmaya devam ediyordum günbegün...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.